10/10
1. Amerikan köylüsünün teknolojik gelişmeler sonrasında yaşadığı işsizlik ve dramı konu alan kitap 1939 yılında yayımlanmış, Pulitzer Ödülü kazanmış harika bir roman.
2. Karakter tahlilleri, durum analizleri ve kurgu o kadar sağlam ve gerçekçi ki kitabın içerisine adım attıktan sonra bitmesin denilen kitaplardan.
3. Evrensel bir roman. Emeğin değerini, açlığın sefaletini ve dayanışmanın önemini gözler önüne seren bir aile dramı. İnsanların yeni tanıştığı insanlara adını söyleme ve tanışma alışkanlığını dahi kaybettiğinin ifade edildiği bir dram.
4. 'Burası özgürlükler ülkesi...Yaa... Hele biraz kullanmaya kalk bakalım o özgürlüğü. Cebindeki parayla ne kadar özgürlük satın alabiliyorsan o kadar özgürlük tanıyor herif sana.', s. 147.
5. 'Siz Tanrıya inanıyorsunuz. Onun nasıl bir şey olduğunu bilmemek, ona inanmamak demek değildir.', s. 268.
6. 'Ağlamanın simgeleyemeyeceği bir hüzün.', s. 427.
7. 'İnsanın bir çift atı olsa, onları çalışmadıkları zaman da besliyorum diye kızar mı hiç? Ama yanında adam çalıştırıyorsa, o zaman vız geliyor ona. Atların değeri insanlardan çok fazla. Anlayamıyorum bir türlü.', s. 439.
8. 'İleriye doğru attığın her adımın biraz geri kayabilir ama hiçbir zaman tam geri kaymaz.', s. 471.
9. Roman 1940 yılında sinemaya uyarlanmış. Filmin başrolünde Henry Fonda yer alıyor. Birçoğumuz kendisini '12 Kızgın Adam' filminden tanıyoruz. Film romanın üzerinde güzel bir film değil ama romanı okuyanlar filmi de kesinlikle izlemeli. Hatta sinema tarihi açısından yeri baş köşelerden silinmeyecek bir film. Filmin senaryosu yer yer romandan ayrılmış. Mutlaka önce kitap okunmalı.
