Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tansu

Tansu
@tansuolcr
Hem duygusal hem umursamaz hem fevri hem de sevgi doluyum.
Bir çürümenin ortasında
“İçimizdeki boşluğa tutunarak umut etmeye çalışıyoruz: Bizim rüyalarımız olmadan dünya güzel olamaz Bizim şarkılarımız olmadan insan sevmeyi bilemez Bizim merhametimiz olmadan tanrı kimseyi bağışlayamaz Bizim dudaklarımız gülmeden çocuklarımız çiçek açamaz. Bir çürümenin ortasında Utancımıza tutunmuş İyi şeyler düşünerek Yaşamaya çalışıyoruz.”
Reklam
Nadia Mektup.
Sevgilim, Bu bahtsız kadın yani Medea mektubu sana verince sakın üzülme. Sana ne anlatırsa anlatsın ona inanma. Çünkü bu genç kadın, hamileliğinden, hastalığından dolayı çok hassas bir durumda. Gemideki durum onu hepimizden çok etkiledi. Bunları seni rahatlatmak için yazmıyorum. İnan ki iyiyim. Buradan kurtulacağımı da biliyorum. Çünkü iki gün önce başımı gökyüzüne kaldırıp, gözlerimi kapattım. Tanrı’ya, bana bir işaret göndermesi için yalvardım. Gözlerimi açtığım zaman bomboş bir gökyüzü göreceğimden korkuyordum ama öyle olmadı. Tanrı beni duydu. Tam başımın üstünde, V şeklinde uçan bir kuş sürüsü gördüm. Öyle uyumlu uçuyorlardı ki, bir tanesi bile sırayı bozmuyor, önündekine yaklaşmıyor,mesafeyi koruyarak keskin bir V oluşturarak uçuyorlardı. Evet, tam başımın üstündelerdi. İşte mucize bu, diye düşündüm. Hem senin, hem de benim, bütün insanların efendisi olan Tanrı bana gökyüzünden zafer işareti yolladı. İçim minnetle ve sevinçle doldu. Hissetmenin de ötesinde biliyorum ki mutlaka buradan kurtulup sana kavuşacağım. Bana yine çok özlediğim Serenad besteni çalacaksın. Aynı şehirde, birbirimize yakın olduğumuzu bilmek, aynı havayı solumak bile beni mutlu kılıyor. Yakında kavuşacağız, birbirimize her şeyi anlatacağız. Ama bu arada sakın üzülme. İyiyim, sağlığım yerinde, ısınıyoruz, karnımız doyuyor. Sana kavuşacağım günü hasretle bekliyorum. Karın Nadia
Zamanın ruhu dedikleri şey doğru galiba.
Maximilian o günlerde Goethe'nin Genç Werter'in Acılar'ını tekrar okumaya başladı. İlk gençliğinde bu romanı okuduğunda beğenmiş ama bu kitabın niçin gençler arasında bir intihar salgınına yol açtığını anlayamamıştı. Oysa şimdi anlıyordu. Demekki romanın derin anlamlarını kavramak için sırılsıklam âșık olmak gerekiyordu. Artık kendisi o durumdaydı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nadia'nın da o insanlardan birisi olduğunu söyledi.
Müziğin bazı insanları, diğerlerinden daha fazla heyecanlandırdığı, daha fazla etkilediği üzerinde durdular. Kreutzer Sonat yazarı Tolstoy'un, çalışırken ve bazı hassas dönemlerinde müzik dinleyemediğini konuştular. Büyük yazar müzikten çok etkilendiği için, duygularının fırtınaya tutulmuş yaprak gibi olduğunu, varlığının en temelden sarıldığını söylüyor, bu yüzden müzik dinleyemiyordu.
Mektup "17. Kanto."
'Başkalarının ekmeğinin ne kadar tuzlu, başkalarının merdivenlerinden çıkmanın ne kadar zor olduğunu göreceksin.' "Tuzlu ekmek mi?" "Evet, Yeşua Peygamber'in Babil'e sürgünü sırasında halkıyla birlikte yediği tuzlu ekmeğe gönderme yapıyor, böylece kendi sürgün hayatını anlatıyor.
Reklam
Goethe
Geçer gider yeryüzünde En güzel nimetler bile, Zaman sınırlarını aşan düşüncelerimizle, Yaptığımız etki düşünenlere Bir tek o vardır, o kalır sonsuzluğa.
Hasta bir dünyaydı bu, bizim hiç bilmediğimiz tanımadığımız bir cehennem.
"Değer" diye bildiğimiz her şeyle dalga geçiliyor, nihilist, boş ve yaşamaya değmeyecek bir dünya modeli çiziyordu.
Sormak, sorunların ve yanıtların peşinden yürümek,.
Kendime haksızlık mı yapıyordum? Okumayı, araştırmayı sevdiğimi çevremdeki kişiler de kabul ederdi. Öyle olmasa neden kafamı deminden beri bir sürü soruyla yoruyordum ki?
“insan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmaya devam edebilir. sen anlamazsın tabii. anlamak için, insanın bazı eksik yönleri olmalı.”
Suskunluk.
Bakışları, Faust'un kara kanişi gibi Mefistovari bir edayla üzerinde dolaşıyor ve onları kaçamayacaklarını hissettikleri ateşli bir nefret ağının içine hapsediyordu. Kötücül suskunluğu bir asit gibi neşelerini eritiyor, bakışları sözcüklerini daha dudaklarından çıkarken acılaştırıyordu.
Reklam
16
Yalnızca başlangıçtaki vesileye bakmakla yetinirseniz bir sevginin gücünü yalnış değerlendirirsiniz, aslında daha öncesindeki gerilime, ruhun bütün büyük sarsıntılarına zemin hazırlayan, yalnızlığın ve düş kırıklıklarının yarattığı o bomboş karanlığa bakmak gerekir.
Edgar.
Konuşmalarından Edgar'ın çok zeki olduğunu ve yetişkinlerle fazla vakit geçiren hastalıklı çocukların çoğu gibi zamanından önce olgunlaştığı, bir de tutku derecesinde ilgi veya soğukluk hissedebildiği anlaşılıyordu. Hiçbir şeyle ilişkisi sıradan değildi, her insandan veya her nesneden ya büyük bir hayranlık ya da yüzünü buruşturup neredeyse çirkin ve kötücül bir şekle sokacak kadar şiddetli bir nefretle söz ediyordu.
95
Zamanın en övgüye değer tarafı, geçip gitmesi ama aynı kalmasıdır.
Peki Platon olsa tüm bunlara ne derdi?
Mükemmellik duygusuyla kibirlenen ve hiçbir eksiklik duymayan bu tuhaf canlılar, tanrılara kafa tutmak, hatta yerlerini almak amacıyla göklere çıkmak istemişler.
Aponia
Ona göre mutluluk, daha çok, onu bozmayacak şeylerle tanımlanır. Mutluluk, vücudumuzda hiç ağrı olmamasıdır, bu aponia diye adlandırılır. Mutluluk ruhumuzun huzursuz olmamasıdır, buna da ataraksi denir. Vücudun ve ruhun dinginliği yani aponia ve ataraksi, iyi hissetmek için zorunlu iki evredir.
78 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.