Herkes şeyhini büyük ve üstün tanıdığına, asrının sadece bir tanesi olduğunu ve bunu da müspet veya menfi, ispat mümkün olmadığına göre, evvelâ mücerred büyüklük ve üstünlük hassalarını izah ve ancak ondan sonra bu hassalardan mürşide düşen hisseleri tespit etmek, başlıca usûl ve zaruret olmaz mı?
Halbuki bizde, Allah'ın yakınlık dairesi içine aldığı dostlarına ait kıymet ve büyüklük şartlarının ne olduğunu bilmeyenler, sâf bir bakışa, bön bir duruşa, keramet satıcı bir edaya, bir anda hemencecik meftun olup bütün tenkid hislerini, mizana tatbik şuurlarını ve müşahade selâmetlerini kaybeder, burunları halkalı vahşi kabileler halkı gibi, şeyhlerini veya şeyh sandıklarını bir (tapu) dairesi içine alırlar ve çok defa bilmeksizin şeriat bendlerini yıkıp mukaddes ölçü ve hadleri taşıra taşıra Uhud dağı büyüklüğünde bir put imâl etmeye doğru giderler...
Gûya iman ve İslâm adına yapılan bu şeylerin belirttiği ruhiyat ile, doğrudan doğruya iman ve İslâma zıt olarak, yine doğrudan doğruya küfür tarafından girişilen ve doğrudan doğruya küfrün kendisi olan putlaştırmalara ait (psikoloji) arasında fark yoktur.
Gerçek mürşid, her şeyden önce bu hâle, samimiyetsiz sözlerle değil, müridlerine üflediği fikirle, ruhla, zâhiri ve bâtınî ilimle, terbiye ve disiplinle mâni olandır.
Müridine bak, şeyhini tanı!