“Ya da dünyanın ne kadar tuhaf olduğundan söz etmektir. İnsanlarla birlikte olmak güzel. Fakat bir grup insanı bir araya getirerek, sonra da benim konuşmama izin vermemek sosyallik değildir bence. Ya sence? Bir saat televizyon dersi, bir saat basketbol veya beyzbol ya da koşu, diğer bir saat çalgı uyarlama tarihi dersi veya resim ve yine spor, fakat biliyor musun biz asla soru soramayız veya çoğunluğumuz yapamaz; onlar cevapları sana boca ederler, bing, bing, bing ve biz dört saat daha orada oturup film-öğretmeni seyrederiz. Bu benim için hiç de sosyal değil. Bir sürü huniler, içlerine su boşaltılıyor, altlarından dökülüyor, onlar bize bunun şarap olduğunu söylüyor, oysa değil. Günün sonunda, bizi o kadar yoruyorlar ki, hiçbir şey yapamadan yatağa girmek, çevredekilere sataşmak için lunaparka gitmek, büyük çelik topla cam kırılan yerde camları kırmak, araba parçalanan yerde arabaları parçalamaktan başka bir şey yapamıyoruz. Ya da arabalada caddelerde yarış yapmak, sokak ışıklarının direklerine en yakın kim geçecek diye denemek, ‘korkak’ oynamak ve ‘jant kapaklarına çarpmak’tan başka. Sanırım benim için her söyledikleri doğru. Hiç arkadaşım yok. Bunun da benim anormal olduğumu kanıtladığı varsayılıyor. Fakat tanıdığım herkes bağırıyor vahşiler gibi, dans ediyor ya da birbirini dövüyor. Dikkat ettin mi, bugünlerde insanlar birbirlerini nasıl incitiyorlar?”