Mesleğinin ve görevinin verdiği sorumlulukların bilincinde olan, aynı anda okumaya ve yazmaya çalışan, iki kitabı yayımlanmış, halen üçüncü kitap çalışması üzerine kafa yoran kitapsever.
Benim ve herkesin Mustafa Kemal Paşa hakkındaki fikrimiz bu devrede şöyle ifade edilebilir: Çanakkale'de Anafartalar kahramanı, Padişah'ın Yâveri3 ve harikulâde bir zekâ ve ihtirası olan bir insan diye tanınıyordu. Ben kendisini birkaç defa Babıâli'de görmüştüm. Şahsiyeti ve iradesi, inkâr edilemeyecek bir görünüşü vardı. Doğu Anadolu'ya, oradaki kuvvetleri yatıştırmaya gönderdiklerini işittiğim zaman ihtirası hakkındaki fikirlere hiç inanmadım. Türk'ün istiklâlini koruyacak bir vaziyet al- dıktan sonra, Türk milletinin kendisine en büyük mevkii vereceğini tabii görüyordum.
Türkiye'yi aralarında paylaşmayı düşünen Batı politikacıları memleketimizin iç durumundan çok cesaret alıyorlardı. Hiçbir zaman Türkiye bu kadar parçalanmaya ve yok olmaya elverişli görünmemişti. Padişah kendine kuvvet verebilecek herhangi bir yabancı devletle birleşmek istiyor, bilhassa İngilizlerin himayesine taraftar oluyordu. Tarihimizde aptal, sarhoş ve kötü padişahlara tesadüf edilmemiş değildir. Fakat Osmanlı hanedanından hiçbiri sırf kendi kudreti ve rahatı için memlekette bir yabancı egemenliği istemiş değildir. Bununla beraber, galip devletlerden biriyle işbirliği yaparak memleketi kurtarmak fikrinde olan vatanseverler de vardır. Bilhassa İttihat ve Terakki'nin muhalifi olan İtilâf Partisi arasında aklı başında olduğu muhakkak insanlar vardır. Bu devrede Padişah, Meclis'i kapatmayı düşünüyordu. Mustafa Kemal Paşa'yı elde ederek Parlamento'yu kapatmak ve ardından bir mutlakıyet kurmak istiyordu.
Mustafa Kemal'in kahramanlıklarının dizisi şu iki tarih arasındadır: Mayıs 1919-Ağustos 1922. Üç sene boyunca elde edilen başarılar, Doğu tarihinde insan üstü, bir heyecan içinde yapılmış mucize gibi kalacaktır.
Mustafa Kemal, Ankara'daki ilk seyahatim sırasında, 1919'da Bağdat cephesindeki İngiliz birlikleriyle yapılan savaşlardan söz ederken bana şöyle dememiş miydi: "Onlardan düşman olarak korkmuyorum, fakat dost olarak
korkarım!"
Aynı anda, Ankara Büyük Millet Meclisi, dört yüz yıldan beri "Kapitülasyonlar" adı altında tanınan ve Abdülhamid'in hükümdarlığı sonuna doğru daha çoğalan bu imtiyazları tanımadığını bildiriyordu.
6 Kasım'da Atatürk, yataktan son olarak kalktı. Afet Hanım'la yanında hizmet edenler onun ayağa kalkmasına yardım ettiler. Omuzları incelmiş, kemikleri fırlamıştı. Yalnız elleri o güzel biçimini kaybetmemişti. Hepsine teker teker elini uzattı, onlar da bunu bir daha yapamayacaklarını iyi bilerek, bu eli öptüler. Ertesi gün doktorlar, bir