Tek başınayken insan, emeğin kendiliğinden bir amaç olmadığını, bir araç olduğunu ve araçlara zarar gelmesi korkusu uğruna amacın kendisini reddetmenin saçma olduğunu kolayca anlayacaktır. Aynı zamanda şunu da kavrar ki, ihtiyaçları için günde iki saatini ayırırsa, onu bir saatliğine ayakta tutan herhangi bir şart, (makine, toprağın verimliliği, karşılıksız bir hediye, ne olduğu fark etmez) ürün büyük oldukça, bu saatten tasarruf ederek onu refahını artırmak için kullanabilir. Kısacası şunu anlar ki, işgücünde tasarruf ilerlemeden başka bir şey değildir.
Sual: Türk halkı ne yapıyormuş peki? Türk halkı
itâat ediyordu; çünkü bizi kurtardı.. Mustafa
Kemal'in Filistin hezîmetinden sonra Adana'nın
Bahçe kasabasından çektiği telgraf üzerine
İstanbul'da teşekkül eden İzzet Paşa kabinesi
Mondros Mütârekenâmesi'ni imzalamıştır.
Vatanımız Sevr'e göre işgale ma'rûz
Apateizm nedir?
.
Okuyup öğrenince çok şaşıracaksınız.
.
En sade tanımı ile Apateizm, Tanrı inancına karşı ilgisizliktir. Apateistlere göre Tanrı’nın varlığının veya var olmamasının insan yaşamı için önemi yoktur. Bu yüzden apateizm bir inanç değil, inanca karşı bir tutumdur.
.
Apati (ilgisizlik) ve teizm (Tanrı inancı) kelimelerinin birleşiminden
Stockholm lnter n ational Peace Research Institute (SIPRI) adlı kuruluşun rapor l arına göre 2007 yılında tüm dünyada askeri harcamalar için 1.339 milyar dolar harcandı. Bu rakam 2006 yılına göre yüzde 6'lık bir artışa işaret ediyor. 1998-2007 yılı rakamlarına bakılırsa, bu on yıl içinde askeri harcamalar yüzde 45 artmıştır. Bu on yıl içinde en
1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
Laiklik dine terstir. Çünkü İslamın gayesi insana ve topluma nizam vermek, insanı ve toplumu Allah'ın emirleriyle kuşatıp korumaktır. Herkesin istediğini yapabildiği bir dünyada din göndermenin mantığı ne olsun ki? Kaldı ki İslam kimsenin kalbi inancına karışmaz. Ama toplum içinde herkesin ilahi emirlere uymasını şart koşar. Laik devlet hukuki kurallar koyup, binbir türlü vergi alıp, Batılı kurum ve inanışları toplumda hakim kılarak herkes üzerinde tasarruf hakkına sahip olunca baskıcı olmuyorda İslam topluma nizam verince mi baskıcı oluyor?
• Öğün atlamak zararlıdır: Hayır, 3 öğün diye bir şart yok. Yüz binlerce yıllık gelişimimizde insanlar günde bir öğün, bazen 2 günde 1 öğün yemek yerlerdi. Bırakın gelişimimizi, 100 yıl öncesinde dahi günde 1-2 öğün yenirdi. 3 öğün, ‘modern’ yaşamın bir icadıdır.
• Kahvaltı günün en önemli öğünüdür: Bu ifadenin ABD’de 1950’li yıllarda hazır kahvaltılık mısır gevreği üreten bir firmanın reklam kampanyasından kaynaklandığı biliniyor. Bu konuda tatmin edici hiçbir bilimsel çalışma yok. Kahvaltının diğer öğünlerden hiçbir farkı veya ilave faydası yok.
• Sık sık ve azar azaryenmeli: Azar azar yemek insanlarda tatminsizliğe ve strese neden olur.
• Yemek aralarında ‘ara öğünler’ yemek metabolizmayı canlı tutar: Metabolizma, yemek yemeyle hızlanmaz. Ara öğünler gereksiz insülin salgılanmasına ve sürekli ‘tıkınma' alışkanlığına neden olur.
• Rafine bitkiselsıvıyağ ve margarinler tereyağından daha sağlıklıdır: Rafine bitkisel sıvı yağlar, adı geçen bitki yağının birçok kimyasal işlemden geçirilmesi ile elde edilir. Margarinler ise kalitesiz bitkisel yağların yine kimyasal işlemlerden geçirilmesi sonucu elde edilir. Ayrıca tereyağı zararlı değil, faydalıdır.
• Kaloriden tasarruf etmek için ‘suni tatlandırıcılar’ kullanılmalı: Suni tatlandırıcılar faydalı değil zararlıdır. Üstelik zayıflatmaz, aksine, kilo almaya neden olur