Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Evet, o zat (asm) vazifesi itibarıyla hakkın bürhanı, hakikatin ziyası, hidayetin güneşi, saadetin vesilesidir. Şahsiyet ve hüviyet cihetiyle, muhabbet-i Rahmaniyenin misali, rahmet-i Rabbaniyenin timsali, hakikat-i insaniyenin şerefi, şecere-i hilkatin en kıymettar ve kıymetli bahadar bir semeresidir. Tebliğ ettiği dini de hârika bir süratle şark ve garbı ihata etmiş, nev-i beşerin beşte biri kabul etmiştir. Acaba böyle bir zatın davalarında, nefis ve şeytanın münakaşa ve itirazlarına bir imkân var mıdır?
Timur, tarihin en gaddar komutanlarından biri olarak bilinir. Ama bu gaddarlığı da kurallara bağlıdır, önce karşısındakine kendisini kurtarma imkanı veren Timur, karşısındaki bunu reddedince onu ortadan kaldıracağını önceden tebliğ etmiştir.
Sayfa 83 - Masa Kitap
Reklam
NUR RİSALELERİNDE HZ. ALİ İLE İLGİLİ RİVAYETLER
"BEN İLMİN ŞEHRİYİM, ALİ DE ONUN KAPISIDIR."(1) Nur Risaleleri'nde "Keramet-i Aleviye" diye sunulan bu büyük iddiaların temel dayanağı, işte bu hadistir. Bu hadisin Nur Risaleleri'ninde zikredilmesinin sebebi, müellifinin gizli ilimlerin Hz. Ali'ye verildiğine inanması ve bundan kendisi ve risaleleri lehine
Sayfa 223 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Yaza bilmez leblerün vasfin temâm-ı ömrde Âb-ı Hayvân verse kilk-i Hızr'a zulmetden devât Ab-ı Hayat, Hızır’ın kalemine zulmetten mürekkep verse, Hızır bütün ömrü müddetince senin dudakların vasfını yazamaz. Hazret-i Peygamber'in dudakları vahy-i ilahiyi tebliğ ediyor. Bununla kâinata hayat veriyor. Bu dudaklar, Ab-ı Hayat Hızır’ın kalemine zulmetten mürekkep verse, Hızır yine resm edemez, yazamaz. Dudak Ab-ı Hayat'tir, insan bekabillâha götürdüğü için. Hayat veren nutk dolayısıyla mucize-i Isa'dır. Burada Hazret'i Peygamber'in kâinata hayat vermesi itibariyle mevzu hayat etrafında dönüyor. Hızır, Zulumat'tan geçip Ab-ı Hayat'a ermiştir, Kıyamete kadar yaşayacaktır. Hayatın bu sebepten bir sembolü olan Hızırın kalemine Abı-Hayat kararıp mürekkep verse, yani mürekkep olsa bütün ömründe yani kıyamete kadar Hazret'i Peygamber'in dudaklarını tavsif edemez. Zulumat üç ay süren karanlık bir yoldur. Bütün bu karanlığı mürekkep gibi kullansa, kıyamete kadar uğraşsa Hızır yine buna muvaffak olamaz diyor.
Sayfa 136
bize sevgi tebliğ edecek müslüman lazım
Sayfa 317
Onbirinci Bürhan (Onbirinci delil,hüccet)
Gel, ey arkadaş! Şimdi sana geçmiş olan on bürhan kuvvetinde kat'î bir bürhan daha göstereceğim. Gel, bir gemiye bineceğiz; şu uzakta bir cezire var, oraya gideceğiz. Çünkü bu tılsımlı âlemin anahtarları orada olacak. Hem herkes o cezireye bakıyor, oradan bir şeyler bekliyor, oradan emir alıyorlar. İşte bak, gidiyoruz. Şimdi şu cezireye
Reklam
Şeyh Said Hadisesi sonrası Hükümet kontrolünün yetişebildiği yerlerde Kürtçenin konuşulmasını yasakladınız. Yedlerinde Kürtçe grammafon diski bulunanlar en ağır cezalara çarptırıldı. Mamafi bu tedbirinde tatbiki kabiliyeti olmadığı az zamanda anlaşıldı, ve bundan da feragat edildi. Müfettişi umuminin makam icraatı olan Diyarbekir 'de adeta kaht zuhur etti. Bilhassa zabitan ve memurun kısmı ruzmete ihtiyaçlardan olan yağ, süt, yumurta, peynir. ilh... gibi dahili mahsulatı tedarik edemez oldular. Çünkü köylerden gelen bu mevadm müstahsilleri kamilen Kürt köylüleri idi. Ve Türkçe konuşmayı bilmezlerdi. El altından verilen bir emir ile bunların Kürtçe konuşmalarına müsamaha edilmesi memurun ailesine tebliğ edildi. Kaza merkezlerinde daha garip bir şekil hadis olmuştu. Türkçe bilmeyen halk bittabi Kürtçe konuşuyordu. Ancak müfettişi umuminin kazalara geldiği günlerde kaymakam muhtarları nezdine celb ve müfettişi umuminin çarşı pazarında gezdiği zamanlarda hiç Türkçe bilmiyenlerin evlerinden çıkmamalarını temin suretiyle müfettişi umumiye az çok Türkçe konuşan bir halk gösteriyordu. Hakikat halde müfettişi umumiyede bu muvazaaya vakıf idi. Bile bile amir ve memur birbirini aldatıyordu. Ve cumhuriyetin tabiat eşyaye muhalif olan kanunları ancak bu suretle cay tatbik bulabiliyordu.
Sayfa 23
Tebliğ ettiği her şeyi güzel ve son derece açıktır. Akl-ı selim sahibi hiç kimse onu inkar edememiştir. Cahiliyet dolayısıyla onu inkåra kalkışanlar bile onu dinlediklerinde doğrulamış, aleyhinde bir delil aramaya kalkışmamıştır.
Devriniz ricali ve zatı riyasetpenahileri her nedense Kürt kelimesini telaffuz edemiyorsunuz. Bu hususiyet ajanlarınız tarafından sureti mahsusada alakadarane tebliğ edilmektedir.
Sayfa 15
3 Mart 1924’te de; tam 98 yıl önce Dolmabahçe Sarayı’nın kütüphanesinde, İstanbul valisi be Ankara’dan gelen temsilciler heyeti, unvanı yalnızca halife olan son halife Abdülmecid Efendi’ye Millet Meclisi’nin kararıyla bu görevinim sona erdiğini ve kanun gereği yurtdışına çıkarılacağını tebliğ ettiler.
Reklam
Yayınlandığı yıl, uzun bir süre konuşulan Cihan Aktaş'ın kitabındaki 'Seçilen' başlıklı hikayede, tam da bu durum snlatılıyordu. Mücahideliği sürekli övülen, desteklenen genç kız, iş evlilik seçimine geldiğinde, övgülerde bulunan adamın evlenmek için 'pembe pardesülü' kız seçimini izleyebiliyor sadece. Zira pembe pardesü, itaatkar ve evinin kadınını sembolize ederken, öteki ise tebliğ peşinde koşan, dolayısıyla ev içi ritüelleri ihmal eden ve sınırsız itaatte bulunmayacak olandır. (Aktaş,1995,s.119)
Sayfa 242 - Ekin yayınlarıKitabı okudu
Bir müslümanın, akrabalarını ve ailesini İslâm'a daveti ile Peygamber'in kavmini davet etmesi arasında hiçbir fark yoktur. Ancak Peygamber kavmini, Allah'tan indirilmiş yepyeni bir şeriata çağırır, müslüman ise, kendisine gönderilen peygamberin davetine çağırır, peygamberin diliyle konuşur ve onun adına tebliğ eder. Nasıl ki nebinin veya resulün kendisine vahyedilenleri kavmine tebliğ etmekten vazgeçip, onların arasında oturması uygun olmuyorsa; aynı şekilde aile reisinin de maiyetindekilere ve ailesine bunu tebliğ etmekten vazgeçip oturması uygun olmaz. Aile reisinin onları, bu çağrıya uymaya ve ona göre yaşamaya davet etmesi gerekir
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.