Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Kadın ve Giz..”
“..geç kapanırmış güya derin yaralar zira bizim de kabuklara düşmanlığımız aşikâr..” daha sessizim şimdi van gogh’un kadınlarından ve daha da içli. ihtimâl o ki; okumayacağınız şiirlere yazıyorum hevesle sizi tanığı olmayacağınız bir aşkla sevdiğim gibi isminizi fısıldıyorum sürekli geceye ve güllere sufle veriyor telve ateşe. ateş köze. köz küle. sanki kül ateşten azade bu minvalde ey siz! siz ve o nihavent gözleriniz. güne düşen cemre her hecede. her nefeste doyumsuz giz. ve elbet kusursuz müebbet yokluğunuz. sorgusuz üstelik bunu bir tek siz bilmiyorsunuz adanabilirdim öykülerce adımlarınıza oysaki oysaki bütün kadınlarımla ezberleyebilirdim sizi cümlenizin en sessiz harfi olmaya hazırdım yaslanırdım usulca dudaklarınıza adımla ya da bir mum karanlığınıza nasıl da razıydım vâkıf olmaya sırrınıza ışığa karşı durduğunuzda arkanızda kalmaya nasıl da arzulu mânâ da olabilirdim mesela bu bahar aldanmaya ya da dönüp dönüp baktığınız o ayna hani şart değildi nazarınızda leyla olmak yazılsaydım yeterki alnınıza siz yeterki dokunsaydınız yaraya parmak uçlarınızda vefa oysa çalmayacağınız kapıların gerisinde açmayacağınız kapıların önündeyim vâveylâ! en yakınınızda ve fakat en uzak sürgündeyim.. Dilküşa /
Arzu Eşbah
Arzu Eşbah
Günaydın :) Kahve isteyen?
İçilmezmi ki yemek üstüne de şöyle bir kahve Az şekerli çok kaynamış veya sade Konuşulsun fiskos edilsin Sürülsün bir yandan da havagazına cezve Hayal vericidir gönül açıcıdır Isınmış suda höpürdedikçe telve Kalmaz bu fokurdamayla köpük kalmaz ama Başka olur Hacivat’a başka lezzet verir Sonunda Kamer Hanım’ın eliyle uzatılan kahve Salah Birsel
Reklam
Kalem yazar, bit kâğıda belî olur. Telve aşklar, firkât'ınan heder olur Ser verilir sır verilmez, gıybet olur Piç yürekli, hâşâ hâşâ iblis misen... Kalem susar, edebinden püryan olur Kırık kalem, dil-hıraş'nan ziyan olur Baş verilir, taç verilmez son cenk olur Asi köpek, helâl rahme neşter misen... Kalem güler, sevgiliye neşe olur Al dudakta, bal dudaklar fenâ olur Belindeki gamze ile döşek olur Perviz edip, huri gibi gezen misen... Kalem ölür, kefenlenir ak-pak olur Toprak örter, bir ah ile pişman olur Gök yarılır, yağmur yağar zişan olur Bre densiz, reyyân-ı kalb'e zibil misen... // Yusef Masadow //
Falcı bacı
"Gel bakalım, neler çıkacak falında.. Evli misin sen?" "Yoo! Kopya yok ablacım.. Falcıyım diyorsan, onu da bileceksin." "Biliriz herhalde (inşallah) ver hele.. Senin bir bağın varmış. Kopamadığın biri. Yeni yeni koparmışsın, artık önüne bakabiliyorsun. Yakında da temmuz gibi falan evleneceksin... " Bir sürü şey daha söyleyip bitirdi. Yüzde doksanı gerçekten benimle ilgiliydi. Yüzde onluk kısmı ise evlilik ve görevde bir anda yükselme, çok zengin olma gibi motivasyon içerikli konuşmalardı. Ben bilime aşık bir insan olarak 'bu kadar kusur kadı kızında da' olur deyip geçtim. "Ablaa?" dedim. "'Kahve falına bakacağım' dedin ama hep benim yüzüme baktın. Sen kahve falı mı bakıyorsun, yoksa karşındakini okumaya mı çalışıyorsun?" "Bu telve işte oğlum ya, burda seninle ilgili ne olabilir ki? Hislerimle hareket etmeye çalışıyorum, karşımdakinin bende uyandırdığı izlenimleri yorumluyorum. Çoğu insan gönülden inandığı için, kendini bilerek ele veriyor. Sen ise okunmaktan hoşlanmıyorsun. Aksine gizemli görünmek senin için çok daha cazip, çünkü insanlara güvenmiyorsun." Aslolan psikolojidir. Bir insanın içinde ne taşıdığını yüzünden, vücudundan, duruş ve oturuşundan çözebilirsiniz. Fal baktırmak saçma mı? Elbette değil.. Hatta bence psikiyatriye gitmekten iyi.. Çoğu zaman bedava ve her zaman daha ucuz. Ama saçma olan; bir insanın iki dudağının arasından çıkan her kelimeye kanun gözüyle bakmak, hayatını ve yolunu ona göre çizmek, eleştirel düşünceden uzaklaşmak.. Fala inanmayın, falsız da kalmayın efendim, sağlıcakla..
velhasıl kelam ne diyorduk, bir telve can özüm. bir kahve, bir telve, bir fal. ölüm de yazılmış aşk da. niçin kefen giydirirsin bana, anlamam seni hiç. pek meraklısın gözümde acıların adamını yaşatmaya.
Kendimden
Her kötülüğe bir telve borcum olsun
Reklam
Üsküdar'da fincanın yarısı telve olmayacak şekilde güzel kahve yapan yer var mıdır?
gaz lambası
Dün gece gaz lambasının ışığında aşina kelimeler aradım. Ayın parlaklığını bastıran kelimeler, eski bir lügatin sayfaları arasında paslı bir ışıkla aydınlanıyordu sanki. Lambanın içinde yanan gaz yağı değil, eski asırların, kadim hikâyelerin, eskimeyen acıların, tükenmeyen ümitlerin, ağır sessizliklerin, bitmeyen yolların, ölü şairlerin, melali
Türk Kahvesi Fincanı
Daha önce doğru bir Türk kahvesinin nasıl yapılması gerektiğini anlatmıştım, bu kez de Türk kahvesi için doğru fincan formunu anlatıyorum. Bizler yıllardır yanlış fincanlarda içiyoruz Türk kahvesini ama son 10 yılda 3ç nesil kahve dükkanları ile birlikte hem kahveye hem baristalığa verilen önem çok arttı. Bunun bir sonucu olarak da Türk kahvesinde de önemli gelişmeler oldu ve olmaya devam ediyor aslında. Türk kahvesi konusunda en fazla çaba gösteren baristalarımızdan olan Atilla Narin, yakın zaman önce Türk Kahvesi Atlası kitabını çıkardı mesela. Henüz sitede görünmese de ekleme talebi oluşturdum, kütüphaneciler yakında eklerler bu siteye de o kitabı. Konuya dönersek Türk kahvesi, paylaştığım fotoğrafta da görüleceği üzere yıllardır altı var ağzı geniş yani V şeklinde bir forma sahip fincanlarla ikram ediliyor ama bu yanlış. Bu tarz bir fincanda telve dibe yayılamaz ve bu da içim keyfini bozar. Oysaki tam tersi, yani tabanı geniş ve ağzı dar bir fincanda hem telve tabana yayılır hem de köpük -ki aslında krema ya da kaymak denir- daha geç dağılır. Aslında Osmanlı döneminde de tabanı geniş fincanlar kullanılmış fakat 19 yüzyılda Fransız etkisi ile son yıllara kadar Türk kahvesi fincanı için kullandığımız tabanı dar fincan formuna geçilmiş.
"Ne dersin, Alır mı yorgunluğumuzu kahve. Peki acır mı dilimiz, Değince telve." "Ezberim kadar güzeldir sesim. Dilersen, Kahveni ben söylerim." "Gönlümü al istemiştim bir akşam üstü. Ocakta Kahve , Masada o çok sevdiğim kokudan tütsü." "Üç dilek hâkkım olsa; İlki sen, İkincisi ilki, Üçüncüsü her ikisi."
Reklam
Kahve acı olsun.Daha iyisini hak etmiyorum belki de. Sırasıyla bir esniyorum, bir iç çekiyorum. Pişmanlık şu fincanın dibindeki telve gibi birikiyor porselen vicdanımın dibinde.
Ne dersin, alır mı yorgunluğumuzu kahve, Peki acır mı dilimiz, değince telve.. Ezberim kadar güzeldir sesim, Dilersen kahveni ben söylerim. Gönlümü al istemiştim bir akşam üstü... La Edri
“Gel desem, bu akşam, bir kahve ısmarlayayım sana. Bir fincan kahve: Cezvesinde kaynamış hatıralar, köpüklerinde sevgi parlayan, fincanında dostluk ile telve, bir yorgunluk kahvesi. En iyisi ben sana bir şiir ısmarlayayım. Yanında da bir fincan acı kahve.” (Alıntı)
Ömür cezve, dertler telve. Güzelce yaşamak hatırlıca Ha kırk yıl ha yüz yıl Demlenir hüznümüz Kısık ateşte
Biraz telve ve karalanmış farsça cümleler.Hayat devinimiyle teskin ediyor.
140 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.