Bir yudum kahvenin,
Kaç yıllık hatrı kalır?
Gidene duyulan sinir,
Elbet ani kalır.
Unutmam dersin,
Onun yeri ayrı kalır.
Kahvenin sonunda,
Acı bir telve kalır.
velhasıl kelam ne diyorduk, bir telve can özüm. bir kahve, bir telve, bir fal. ölüm de yazılmış aşk da. niçin kefen giydirirsin bana, anlamam seni hiç. pek meraklısın gözümde acıların adamını yaşatmaya.
Gel desem, bu akşam
Bir kahve ısmarlayayım sana
Bir fincan kahve:
Cezvesinde kaynamış hatıralar,
Köpüklerinde sevgi parlayan,
Fincanında dostluk ile telve
Bir yorgunluk kahvesi.
En iyisi ben sana
Bir şiir ısmarlayayım
Yanında da
Bir fincan acı kahve...
Hasan Gezer
12 Şubat'a
Mazi ve ati; zaman acı zehir, zemberek kırık
Soğuk ay, şubatta husul bulamayacak kadar ılık
Gülüşen susuşlar, konuşan taşlar, koşuşan kuşlar
İz çizer lacivert bir cekete dökülen telve bakışlar
Kuru kahveci mehmet efendi hazretlerinin bizzat kendi bestesi ve güftesi olan telve zikri....
Bi' şey eksik, o da enerji
Yok ki aramızda sinerji
Tutmayınca tutmuyor işte
Seninki yaptı bana alerji
Üsküdar'da fincanın yarısı telve olmayacak şekilde güzel kahve yapan yer var mıdır?
Ansızın çıkıp gelsen,
Bir kahve pişirsem sana ellerimle.
Sözlerin lokum olsa, gözlerin telve.
Bir cam kenarında otursak seninle;
Çisil çisil yağmur yağsa,
radyoda bir şarkı çalsa,
parmakların ritim tutsa,
Ve kırk yılın benim olsa...
Neşe Ağaoğlu
Günaydın
Gel desem, bu akşam, bir kahve ısmarlayayım sana. Bir fincan kahve: Cezvesinde kaynamış hatıralar, köpüklerinde sevgi parlayan, fincanında dostluk ile telve, bir yorgunluk kahvesi. En iyisi ben sana bir şiir ısmarlayayım. Yanında da bir fincan acı kahve.
Hülasa
Gökyüzü söyle bana nerede o,
Aklımda hayâli,
Gönlümde kendi,
Çıkmıyor... çıkmıyor işte!..
Bir aşk telvesi sevenin dibinde,
Ne anlatır bana söyle,
Sakın... sakın ha kötü'ye derme,
Ne can kaldı ne telve...
İzâh etme sevme'yi
Kitabın'ı yazdım,
İsteme gitmeyi
Seni benliğim'e sardım,
Sağımda aşk
Solumda ayrılık,
Herkes seçer mi terk-i âşk?(sevme'yi terketmek)
Yaz...yaz bitmez
Ne birliği
Ne ayrılığı
Bir şiirde topladım hamsın'ı...
Harabe deme kalbim
Kim ki yanmadı
Onca âşık kavrulmadı,
Mecâli halin'e yorgun
İnsan... insan yalnızlığa vurgun
Nedensiz her divâne
Sevgili'ye Mecnun...
Bu arada sincapla tavşan,
iyi huylu bir bulutun altında konuşuyorlar. Gökte, hantal karınca,onları seyrediyor.
Hantal karıncayı pire yaratık halletmeye çalışıyor.
Geyik de utanmadan yılanın peşinde.
İçim kabarmış.
Fal bitti.
Artık telveler telve değil.
Seyhan Erözçelik
Türk Kahvesi Fincanı
Daha önce doğru bir Türk kahvesinin nasıl yapılması gerektiğini anlatmıştım, bu kez de Türk kahvesi için doğru fincan formunu anlatıyorum. Bizler yıllardır yanlış fincanlarda içiyoruz Türk kahvesini ama son 10 yılda 3ç nesil kahve dükkanları ile birlikte hem kahveye hem baristalığa verilen önem çok arttı. Bunun bir sonucu olarak da Türk kahvesinde de önemli gelişmeler oldu ve olmaya devam ediyor aslında. Türk kahvesi konusunda en fazla çaba gösteren baristalarımızdan olan Atilla Narin, yakın zaman önce Türk Kahvesi Atlası kitabını çıkardı mesela. Henüz sitede görünmese de ekleme talebi oluşturdum, kütüphaneciler yakında eklerler bu siteye de o kitabı.
Konuya dönersek Türk kahvesi, paylaştığım fotoğrafta da görüleceği üzere yıllardır altı var ağzı geniş yani V şeklinde bir forma sahip fincanlarla ikram ediliyor ama bu yanlış. Bu tarz bir fincanda telve dibe yayılamaz ve bu da içim keyfini bozar. Oysaki tam tersi, yani tabanı geniş ve ağzı dar bir fincanda hem telve tabana yayılır hem de köpük -ki aslında krema ya da kaymak denir- daha geç dağılır.
Aslında Osmanlı döneminde de tabanı geniş fincanlar kullanılmış fakat 19 yüzyılda Fransız etkisi ile son yıllara kadar Türk kahvesi fincanı için kullandığımız tabanı dar fincan formuna geçilmiş.
“Gel desem, bu akşam, bir kahve ısmarlayayım sana. Bir fincan kahve: Cezvesinde kaynamış hatıralar, köpüklerinde sevgi parlayan, fincanında dostluk ile telve, bir yorgunluk kahvesi. En iyisi ben sana bir şiir ısmarlayayım. Yanında da bir fincan acı kahve.” (Alıntı)