Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Uzun yollardan geldik - Yarmavadi'den, sizin deyiminizle Îmladris'ten çıkıp geldik." Bu noktada Faramir hayret ederek dikkat kesildi. "Yedi yol arkadaşımız vardı: Birini Moria'da kaybettik, diğerlerini de Rauros'un üzerindeki Parth Galen'de: ikisi benim cinsimdendi; bir cüce vardı, bir Elf, iki de insan, insanlar
"Evet, evet kıymetlim," diye geldi cevap, "söss verdik: Kıymetli misi koruyalım diye, O'nun eline geçmessin diye hiçbir saman sahip olmasın diye. Ama O'na gidiyor, evet, her adımda daha bir yaklaşıyor. Hobbit onunla ne yapacak merak ediyoruss, evet merak ediyoruss." "Bilmiyorum. Elimden bir şey gelmes. Beyde o.
Reklam
"Süvariler gülüştüler. "Birbirini seven arkadaşların kavuşmalarına tanık olduğumuza kuşku yok," dedi Theoden. "Yani bunlar sizin gruptan kaybolanlar mı Gandalf? Günlerin yazgısı hayret verici şeylerle dolmakmış. Daha şimdiden, evimden ayrıldığımdan beri bir sürü şey gördüm ve şu anda gözlerimin önünde, efsanelerde yaşayan
Güneyde Boruşehir tarafında gecenin bir yansında insanlar, vadide esen, rüzgarı andıran büyük bir gürültü duydular ve yer sarsıldı; herkes korktuğundan kimse yerinden kımıldamaya cesaret edemedi. Fakat sabah dışarı çıktıklarında hepsi şaşakaldı; çünkü öldürülmüş olan orklar gitmişti; ağaçlar da. Aşağıda, uzaklarda Miğfer Dibi vadisinde çimenler
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın mu'cizatı çok mütenevvidir. Risaleti umumî olduğu için, hemen ekser enva'-ı kâinattan birer mu'cizeye mazhardır. Güya, nasılki bir padişah-ı zîşanın bir yaver-i ekremi mütenevvi hediyelerle muhtelif akvamın mecmaı olan bir şehre geldiği vakit, her taife onun istikbaline bir mümessil gönderir; kendi taifesi lisanıyla ona "hoş-âmedî" eder, onu alkışlar. Öyle de: Sultan-ı Ezel ve Ebed'in en büyük yaveri olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, âleme teşrif edip ve küre-i arzın ahalisi olan nev'-i beşere meb'us olarak geldiği ve umum kâinatın Hâlıkı tarafından umum kâinatın hakaikına karşı alâkadar olan envâr-ı hakikat ve hedaya-yı maneviyeyi getirdiği zaman; taştan, sudan, ağaçtan, hayvandan, insandan tut tâ Ay'dan, Güneş'ten, yıldızlara kadar her taife, kendi lisan-ı mahsusuyla ve ellerinde birer mu'cizesini taşımasıyla, onun nübüvvetini alkışlamış ve hoş-âmedî demiş.
Her zaman yaşlı olanın aklı önde olmaz, hakikat ile yürüyenin aklı öndedir
İblis'ten daha ihtiyar kim var ? Ama değil mi ki aklı yok hiçbir işe yaramaz.
Sayfa 161 - Ötüken Yayınları Cilt 4Kitabı okuyor
Reklam
Ten, başkalarının görmesini istediğimiz tek şeydir, onun altında kendimiz bile kim olduğumuzu anlamayı pek beceremeyiz.
zaman olur başka şeyler de anlatırım sana. ama şimdilik: can ile ten cam ile taş gibi kelimeler dönüyor ağzımda.
Duygusal beynimiz bize,tamamen farklı bir dönemde yaşayan Homo Sapiens'ten miras.Duygularımız onların karşılaştığı tehlikeler ve yaşam tarzları üzerinden şekillendi.Günümüzde ilişkilerdeki duygu ve davranışlarımız,ilk atalarımızınkinden pek farklı değil.
İslâmiyet'i Temsil Etmenin Önemi
Asr-ı Saadet'ten şimdiye kadar hiçbir tarih bize göstermiyor ki; bir Müslümanın muhakeme-i akliye ile ve delil-i yakînî ile ve İslâmiyet'e tercih etmekle eski ve yeni ayrı bir dine girdiğini tarih göstermiyor.Avamın delilsiz, taklidî bir surette başka dine girmesinin bu mes'elede ehemmiyeti yok. Dinsiz olmak da başka mes'eledir.Halbuki, bütün dinlerin etba'ları ise -hattâ en ziyâde dinine taassub gösteren İngilizlerin ve eski Rusların- muhakeme-i akliye ile İslâmiyet'e dâhil olduklarını ve günden güne, bâzı zaman takım takım kat'î bürhan ile İslâmiyet'e girdiklerini tarihler bize bildiriyorlar . Eğer biz ahlâk-ı İslâmiye'nin ve hakâik-i îmâniyenin kemâlatını ef'âlimizle izhar etsek, sâir dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslâmiyet'e girecekler; belki Küre-i Arz'ın bâzı kıt'aları ve devletleri de İslâmiyet'e dehâlet edecekler.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.