Etkileyici...
Beyaz Gemi; Aytmatov'un efsanelerle bezediği, insanoğlunun doğayla olan vicdan muhasebesini anlattığı bir eser. Mümin dede ve torununun iç burkan hikayesini konu alıyor. Doğayı tasviri her zamanki gibi olağanüstü güzellikte... Kitabı okurken San-taş Vadisini, okulu, çayı, Isık Gölü, ormanları, evi, avluyu canlandırdım hayalimde... Kafamda boşluk oluşmadı hiç, her şey yerli yerinde. Kitapla ilgili beni yoran tek nokta, bir konudan bahsederken, muhakkak geçmişle ilgili bir olayı hatırlatması. Bazen geçmiş anılar öylesine uzun açıklanmış ki, neyi anlattığını hatırlamakta zorluk çektim. Kitap sonu itibariyle çoğu okurunu şaşırttığı için Aytmatov açıklama ihtiyacı duymuş ve arka kısma ilgili açıklama metni eklenmiş. Romanın sonuyla ilgili çok fazla detay vermek istemiyorum. Ancak bende bıraktığı etki bakımından şunu belirtmeliyim ki; Aytmatov'un açıklamasını yeterli buluyorum. Çünkü bendeki iyilik anlayışı da bir nev'i bu şekilde tezahür oluyor. Hayatta her zaman iyiliğe karşı salt iyiliğin yansıtılması gerektiğine inanmıyorum. Bazen kötülüğün de gösterilerek seçimin okuyucuya bırakılmasından yanayım. İyilik her daim, Mümin dedede olduğu gibi pasif bir iyilik anlayışı değil de, bir kabul etmezlik, başkaldırı şeklinde de olabilir. Klasik anlayışımızın dışında bir sonla bittiği için derin bir üzüntü duydum kitap bitince. Ancak burada belirtmek istenen mesaj; bazen 'can pahasına bile olsa' kişiliğin korunmasıdır.