Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Furkan Daşkıran

Furkan Daşkıran
@the_online_engineer
Fikirse fikir, kavgaysa kavga...
Öğrenci
Lisans
76 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
Başka meselelerde farklı taraflarda yer alan bu güçler, konu İslam ve Müslümanlara zarar vermek olduğunda aynı noktada birleşiyorlar.
Reklam
Çalış ,genç arkadaşım çalış! Namerde muhtaç olmak, ölmekten beterdir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hiç şüphesiz bu din, bütün şekil ve görünümleriyle insanın insana kulluğu düzenini lağvetmek ve yeryüzünde yalnızca Allah'a kulluk edilmesini sağlamak için gelmiştir.
Uhud Harbinin İzleri
En zor işlerden biri de milletleri yenilgiden sonra tekrar yöneltmek ve tehlikeli çatlamalardan sonra tekrar idare etmektir. Her ne kadar yiğit insanlar zorlukları küçümseyip krizler geçinceye kadar sabretseler de bu tür yenilgiden sonra insanları idare etmek çok zordur. Uhud harbi sonrası yaşanan krizlerden birisi de daha müslümanların yaraları ve acıları tap taze olduğu halde Benu Esed kabilesinin Medine'ye saldırmak istemesiydi. Bunu haber alan Resulullah(s.a.v.) yüz elli kişilik bir kuvvetin başında Ebu Seleme'yi onlar Medin'ye gelmeden kendi yurtlarında bastırmaya gönderdi. Ebû Seleme düşmanı dağıtıp mallarına el koymakta hiç zorluk çekmedi ve muzaffer olarak Medine'ye döndü. Ebû Seleme Peygamber (s.a.)'e eşlik eden ve iman ile cihada koşan savaşın taktiklerini bilen büyük bir kumandandı. Ebû Seleme harbden çok bitkin olarak döndü. Zira Uhud'da aldığı yara deşilmişti. Çok geçmeden şehit oldu.
Fıkhu's Sire
Fıkhu's Sire
Sayfa 277Kitabı okudu
Reklam
Kahrolasıca
Velid b. El-Mugire'nin Resûlullah (s.a.)'e şöyle dediği söylenir: Eğer peygamberlik hak olsaydı ben ona senden daha layık olurdum. Çünkü ben senden yaşça büyüğüm ve senin sahip olduğun maldan daha çok malım var!
Mekke, peygamberlik geldiği zaman, şehvet ve günah fırtınalarınin estiği bir yerdi. Orada yaşayan insanlar heva ve heveslerine uymuş, uyuşuk fikirlerin mümessilleri idiler. Veya ihtiraslar gölgesinde gelişen ve sadece kendilerine hizmet edilmesini isteyen egoist tiplerin misalleriydiler.
İhtiraslarına yenik düşmüş insanın amellerden ve ahkamdan kaçmak için ne de çok yolları var! Arzuların ise ahlak, fikir ve siyaset konusunda ne aşılmaz gedikleri var!
Paris ve Holywood'da olduğunu duyduğumuz rezillik ve bayağılıklarla yeryüzünde geçmiş çağlarda insanların yaptıkları rezillikler arasında, pek büyük bir fark yoktur.
PEYGAMBERE KOMŞU OLMAK MI, ONUN DAVASI İÇİN ÇALIŞMAK MI?
Medine'de Mescid-i Nebevi'de birtakım insanlar gördüm. Ravzay-i Mutahhare civarında yaşayıp ömürlerini orada geçirmenin yollarını arıyor ve Peygambere komşu olmak istiyorlardı. Peygamber kalkıpda dünya gözüyle onları görseydi, onların bu isteklerini kabul etmez arzuladıkları böyle bir komşuluğa razı olmazdı. Bu insanların görünüşlerindeki gayri İslâmi perişanlık, anlayışlarındaki kıtlık, aylaklıkları, vakitlerini ziyan etmeleri ve gafletlerinin uzun sürmesi İslam Peygamberiyle olan ilişkilerini daha da zayıflatmaktadır. Onlara dedim ki: Peygambere komşu olmakla ne elde edeceksiniz? Ve Peygamber (s.a.)'in sizden yararlanacağı, Onun size ihtiyaç duyduğu birşey mi var? Onun risaletini şiar edinip, bu beldelerden çok uzak ülkelerde onu yaşatanlar, Muhammed (s.a.)'in yüce davasıni, hakikatini sizden daha iyi biliyorlar. Çünkü Muhammed (s.a.) ile ona bağlananlar arasındaki en önemli bağ ruhî ve akli yakınlıktır. Hasta ruhlara, körelmiş akıllara ve delalet içinde yok olanlara din ve dünya mutluluğunu vermek için gönderilen o yüce şahısla nasıl birleşecekler? Bu biçare komşuluk mu sevgilerinin alameti ve bağışlanmaya vesile olacak?
Reklam
Cihanşumullük ve Süreklilik
Muhammed (s.a.)'in peygamberliği her şeyden önce cihanşumullük ve süreklilik özellikleriyle önceki peygamberlerden ayrılır.
BUNALAN DAVETÇİLER
Yunus aleyhisselam, insanın Allah'a davette çıldıracak kadar olduğu hâlde neler yapması gerektiğinin dersidir. Yalnızca 'bunalmış bir peygamber' değil, Allah'a davette bunalacak davetçilerin örneğidir aynı zamanda.
Sayfa 213Kitabı okudu
YAHUDİYİ BİLMEK ŞEYTANI ANLAMAKTIR
Okuduğumuz Kur'an'ın içinde Resûlullah, ehl-i beyt, ashab-ı kiram ve ilk nesil Müslümanlarına ait ayetlerin toplamının belki on katı kadar ayet Musa aleyhisselam ile ilgilidir. Öyleyse Musa aleyhisselamı tanımak, Allah'ın muradını anlamaktır. Yahudi'yi bilmek de şeytanı anlamaktır.
Sayfa 211Kitabı okudu
Sevinç ve Hüzün
Matem oluyor, cenaze oluyor, ağlıyorlar ama öğleden sonra da gidip bir arkadaşlarının düğününü de yapıyorlar. Ashab-ı kiramda kırkıncı gecesi yok cenazenin; ölüyü gö- müyorlar, öbür gün işlerine devam ediyorlar. Üç günden sonra "Başın sağ olsun." bile demiyor Ashab-ı kiram. Niye? On beş gün olmuş, adam unutmuş cenazesini, gidip hatırlatıyorsun, gene ağlatıyorsun adamı. Bunun için fıkıhta, bir şehirde yaşayan Müslüman'a üç gün sonra gidip de "Ba- şın sağ olsun." demek caiz değil. Neden? Çünkü hayat devam edecek, ölenle ölmek yok ama düğün yapanla kırk gün gece düğün yapmak da yok. Düğün düğün, cenaze cenaze... Eli kırılınca sarıyor elini, yoluna öyle devam ediyor, öyle olmalı.
Sayfa 126Kitabı okudu
Bir başka kadın Resulullah'a gelip kocasının sürekli namaz derdinde olduğunu ama kendisi genç olduğundan 'ihtiyaçları' bulunduğunu söyleyebilmiş. (Şikayet etmiş.) Bizim toplumumuzda ise genç bir kızın babasına evlenmek istediğini söylemesi adam için utanılacak bir şey kabul edilegelmiştir. Peygamber'den güya ahlaklı ve sahabe-i kiramdan güya daha terbiyeli bir nesil iddiamız var; ayağımızın yere basmamasından kaynaklanıyor bu.
Sayfa 124Kitabı okudu
Hilafet
1924'te bildiğiniz gibi hilafet kaldırıldı dendi ama Allah'ın koyduğu bir şey kaldırılmaz. Er geç gelecektir inşallah. Dönmesi için duacıyız, dönmesi için çalışıyoruz; dönmedikçe de oturmak bize haramdır.
Reklam
Bireysellik; kendinden başkasını düşünmeyen, at gözlüğüyle bakan, sadece kendi önünü gören olmak demektir. Yani Müslüman'ın sadece kendini, çoluk çocuğunu, maişetini, emekliliğini vs. düşünmesidir.
İblisin Bir İbadete Yoğunlaştırarak Kandırması
İbni Kayyım'ın "İ'lamul Muvakkiin an Rabb'il Âlemin" isimli bir kitabı var. O kitabında diyor ki: "İblis, pek çok Müslüman'ı ibadet çeşitlerinden birinin üzerine yoğunlaştırarak kandırmıştır." Demek ki şeytan; zikirle, Kur'an okumakla, namazla, oruçla, zühtle gereğinden fazla meşgul ederek, bunlardan birinin üzerinde yoğunlaştırarak tuzağa düşürebiliyor. İbni Kayyım "Bunlardan birine yoğunlaşınca da diğerlerini kaybetmiştir." diyor. Mesela şeytan "Çok Kur'an oku. Haftada üç hatim yap!" diyor. Ne güzel, ne mübarek bir şey. Ama oğlun başıboş internetteyken sen Bakara suresini okusan ne olur, Âl-i İmran suresini okusan ne olur? Yahut da hanımın arkadaşlarıyla oturmuş gıybet ediyor, gününü ifsat ediyor, sen burada zikir çekiyorsun! İbni Kayyım rahmetullahi aleyh şöyle diyor: "Böylece âlim oldukları hâlde bu insanlar, peygamber vârisleri arasında Peygamberin dinden en uzak vârisi oldular."
Biz Resulullah'ın Dinine Girdik
Bazı davetçiler, hocaefendiler, âlimler kendilerinden ibaret bir İslam anlıyorlar. Bu davranış, yüzde yüz batıldır. Biz Resûlullah'ın dinine girdik. Muhammedçi değil Muhammed aleyhisselamın dinindeniz. Peygamber için makam böyleyken bir hocaefendi nasıl kendi dışındaki bir hareketi yok sayabilir? İşte, buna anlam vermek çok güç.
Köylü Kadının İmanı
Usûl-i fıkhın önde gelenlerinden ve kendi dönemin-de bir numaralı tefsir âlimi olan, on binlerce insana ders okutan Fahreddin Razi, bir gün Bağdat sokaklarına çıkmış. Etrafındaki kalabalık ve gösterilen hürmetten dolayı insanlar bu kalabalığın içinde kimin yürüdüğünü merak etmişler. Kadının biri de bakıyormuş, "Kim bu adam, halife mi?" diye sormuş. Öteki biri "Yahu bu halife değil, niye bu kadar kalabalık bunun peşinden gidiyor?" demiş. Sonra biri “Bu, Fahreddin Razi'dir." demiş. Köylü bir kadın, "Kimdir o?" demiş. "Tefsir, usûl gibi ilimlerde büyük âlimdir. Bu istese Allah'ın varlığı ve birliği hakkında bin tane delil getirir." demişler. Kadın "Onun bin tane şüphesi olmasa bin belge aramazdı!" demiş. Bu söz Fahreddin Razi'nin kulağına ulaşmış. Vefatı sırasında talebelerine: "Çocuklar, ben köylü kadının imanıyla ölüyorum, haberiniz olsun!" demiş. Bu sebeple bedende güç istediğimiz gibi imanda da güç istiyoruz.
Allah'a Güveneceksin
Partine, derneğine güvendinse bu durumda Allah seni orta yerde bırakır. Şeyhine güvendin, hocana güvendin, orta yerde kalırsın. Allah'a güveneceksin ve bu güvenmende Allah samimiyetini görecek. Basit bir güvenme değil bu. Öyle bir güveniyorsun ki bu güvenin gereği olan tavrı da ortaya koyuyorsun.
Musab Kafalı Müslüman
Ama biz ikinci Müslüman profiline değer ve önem veriyoruz. Kendisi kadar ümmetini düşünen, Mus'ab kafalı sahabi kafalı bir Müslüman... Kendisi kadar ümmetini de düşünen, iman etmeyenlerin imanını, iman edenlerin de is- lahını ve Şeriatın yükselmesini, ezanların kutuplara kadar ulaşmasını düşünen Müslüman tipi çizmek istiyoruz. İşi vaktinden çok olan Müslüman da budur, işi vaktinden çok olan adamın altyapısı da budur.