Didem Madak nasıl 'çiçekli şiirler yazmayı ruhu açısından faydalı' buluyorsa ben de Didem Madak okumayı ruhum açısından faydalı buluyorum.
Herkesin bu hayatta bir yazarı, bir şairi olması gerektiğini düşünenlerdenim; tüm kitaplarını okuduğu, hakkında her şeyi bildiği, kalbinin bir köşesini ona ayırdığı... İşte benim için bu şair Didem Madak.
Son aylarda -ya da yıllarda- sürekli bir bezginlik içindeydik. Hiçbir şey eskisi gibi olamayacakmış gibi, düzelmeyecekmiş gibi, önceleri katlandığımız, sonraları boyun eğdiğimiz şu bezginlik bile aynı kalmayacakmış gibi. Konuşmalarımız da umutsuzluk üzerineydi hep. Arasıra bir çıkış yapıyorduk belki ama onun parlaklığı da kapkara gökte bir iz bırakmıyordu tabii. Sürencemedeydik.
Kıyıcı bir erkeğe tutulup onun ardısıra nerelere, nerelere sürüklenmiş bir kadının ikiye bölünmüş gülümsemesi: Hüzünlü, esrik, al, solgun, hasta, dirençli, incinik, atak, ama hep yarım.
“İnsanın üç günlük ömrü kalsa,” eksik bıraktıklarını tamamlardı. Bak bu doğru. “Hem ölüme yaklaştıkça,” derdi, “İnsanın yüreği daha da insancıl duygularla, iyilikle dolup taşar.” Amma gülünç!