Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşık Veysel (Doğumgünü)
Bugün dünyaca ünlü halk ozanımız Aşık Veysel'in doğumgünüdür. Kendisini rahmetle anarken; hayatı ve eserleri hakkında bilgi vermek isterim. Aşık Veysel, dizelerinde sevgiyi kardeşliği, doğayı, ölümü, eşsiz bir üslupla betimlemiştir. Gözleri görmese de gönül gözüyle bizlere aktardığı iç dünyasının inanılmaz güzelliğini sözlerinde, dizelerinde,
NAZIM HİKMET VE ARAP ALEMİNİN ÜNLÜ ANTAKYALI ŞAİRİ SÜLEYMAN EL İSA BULUŞMASI Bunu Arap kültür zenginliğinin ünlü şairi Nazım Hikmet üzerindeki etkisini aktarmak için bilginize sunmak istedim. Nazım gibi bir devin bu satırlarda dile getirdiği açıklama biz Arap devrimcileri için bir onur nişanesidir. “Soru, Nazım hikmet şiiriyle ilgili görüşleriniz nedir?” diye sordum ve şu cevabı aldım; Nazım Hikmet devrimci yaratıcı şairleler arasında dünya eşi az bulunur bir şairdir. Ve bilinmeli ki her devrimden söz eden her kişi devrimci şair olamaz. Bu alanda çok kişi mücadeleye ve şiire kötülük yapmıştır. Lakin bu çocuk ruhlu görkemli büyük adamla sürgünde, yurdundan uzaktaki evinde 1957 da buluştum. Çok ağır hastaydı. Buna rağmen güçlü, canlı ve doğrudan sınırsızca konuştuğuna tanık oldum. Onun bir çok şiirini Arapça ve Fransızcadan okudum. Bilesiniz ki Türkçeyi iyi derecede biliyor olup Nazım’ı kendi anadilinden okumayı ne kadar çok isterdim. Şu an bile bana söylediği son sözü size aktarmak isterim; “Süleyman yoldaşım, sakın unutma ki, ben Arap Kültürünün öğrencisiyim, her yazdığım ve ürettiğim bu kültüre aittir; bu kültür zenginliğiyle, yoğunluğuyla, köklerini toprağın ve tarihin derinliklerine salmıştır “ (Nazım Hikmet - 1957)
Reklam
YILMAZ GÜNEY İ RAHMETLE ANIYORUZ
Artık uzun yıllar geçti, ölüm kapıyı çaldığında Yılmaz Güney’in zihnini en çok yoran bitmeyen kafasındaki projelerdi. Ölümü kabullenemediği ve kavgasının neferi olmak için ruhunda çırpındığı nettir. Aynı zamanda Yılmaz Güney’in kafasında giderek yurtdışında gördükleri acıya dönüşmekteydi. Yurtdışında mücadele etmek için ne kadar hırslı olduğu
8 Mart her şey için bir özür olur mu?
Bu hikâye suya yazılmıştır. Kuytu bir köşede nemden ve dahası it bağlasan durmaz denilen bir yerde dökülmüştür cümleler çatlayan dudaklardan. Takvimler Mart ayını gösterirken; kapı aralığından gazete parçasına sarılı öğün yemeğini uzattılar. Göz ucuyla baktı bırakılan gazeteye; karanlık, isli odaya vuran güneş ışıklarının tozları havada görünür
Maksim Gorki - Yılan ve Şahin Yılan bir türlü şahini anlayamamaktadır. ''Niçin bu tozun toprağın içinde karanlıkta kalmıyorsun da göklerde süzülüp cennete uçmaya niyetleniyorsun?'' diye sorar ona. ''Seni orada bekleyen tehlikeleri, pusuya yatmış olan gerilimleri ve fırtınaları bilmiyor musun, seni avlayıp hayatına son verecek olan avcının silahını görmüyor musun?'' Fakat şahin, yılanın söylediğini iplemez. Kanatlarını çırpar ve gökyüzüne doğru yükselir, cennete doğru uçtukça zafer şarkıları söylediği duyulmaktadır. Günlerden bir gün yılan şahini yerde görür; kalbinden akan kanlarla yere serpilmiştir. Yılan, ''Seni sersem, seni uyarmıştım,'' der hemen ona, ''sana burada, karanlıkta, tozun toprağın içinde güvenlikte kalmanı söylemiştim, kimse zarar veremezdi sana burada.'' Şahinse, son nefesini verirken söyler söyleyeceğini: ''Ben semaya çıktım, göz kamaştırıcı tepelerin üstünden uçtum, ışığa baktım, yaşadım, hayatımı yaşadım!
İSTİKLÂL MARŞINI ANLAMA VE ANLATMA ETKİNLİĞİ SONUÇ
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ KAHRAMAN ORDUMUZA 👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL) İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Reklam
Albert Camus - Saçma ve İntihar
Yalnızca gerçekten ciddi bir tek sorun var: İntihar.Yaşamın yaşanmaya değip değmediğini düşünmek, felsefenin temel sorusunu yanıtlamaktır. Dünyanın üç boyutlu olması, zihnin dokuz ya da on iki kategorisi olması gibi sorunlar sonra gelir. Bunların hiç önemi yok.Yanıtlamak gerek önce. Nietzsche’nin de söylediği gibi,bir filozof saygıdeğer olabilmek
Evet, insan ölür... İnsan ölür ölmesine de, öyle birden bire ölmez. İnsan yavaş, yavaş ölür. Gün gelir, görmek istemediği, görmeyi hak etmediği şeyleri görür ve gözleri ölür. Gün gelir, söylemek isteyip de söyleyemediği, söylemek istemediği ama söylediği şeyler yüzünden dili ölür. Gün gelir, hak etmediği, istemediği, zorunda olduğu şeyleri duyar, kulakları ölür. Gün gelir, giderim dediği yere gidemez, gitmem dediği yere gider, ayakları ölür. Gün gelir, bütün bunları kaldıramayarak karamsarlığa düşer. Umudu, hayalleri ölür. Ve öyle bir gün gelir ki, insanı insan yapan tek şey, yani vicdanı ölür. Bütün bunlar öldükten sonra, toprağın altında veya üstünde olmanın hiç bir anlamı yoktur. Evet, bedende hala ruh vardır. Ama o ruh, o beden yaşamak için değil, sadece çıkmak için gün sayar... '' Kalbin gözlerine vesile olmazsa eğer, hiçbir şey göremezsin. Sadece gördüğünü, anladığını sanırsın. Hepsi o kadar! '' Dilsiz Şair
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun." Birhan Keskin, fakir kene "Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
Okumaya değer bir parça
Sakın terk-i edebden kûy-ı Mahbûb-ı Hudâ'dır bu Nazargâh-ı İlâhîdir Makâm-ı Mustafâ'dır bu Nâbî
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.