Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İSTİKLÂL MARŞINI ANLAMA VE ANLATMA ETKİNLİĞİ SONUÇ
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ KAHRAMAN ORDUMUZA 👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL) İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun." Birhan Keskin, fakir kene "Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
Reklam
8 Mart her şey için bir özür olur mu?
Bu hikâye suya yazılmıştır. Kuytu bir köşede nemden ve dahası it bağlasan durmaz denilen bir yerde dökülmüştür cümleler çatlayan dudaklardan. Takvimler Mart ayını gösterirken; kapı aralığından gazete parçasına sarılı öğün yemeğini uzattılar. Göz ucuyla baktı bırakılan gazeteye; karanlık, isli odaya vuran güneş ışıklarının tozları havada görünür
Okumaya değer bir parça
Sakın terk-i edebden kûy-ı Mahbûb-ı Hudâ'dır bu Nazargâh-ı İlâhîdir Makâm-ı Mustafâ'dır bu Nâbî
Bülbülün güle vefası
Ey kalemim! Ses ver. Satırlara saklanılan manalar bir gülzar olsun, sen de o gülzarın süsü ol önce, gülzarın güzel kokularını taşı kadirşinas gönüllere. Gülzarın bülbülü ol bir de, satırlardaki manaları terennüm et alicenap gönüllere. İnsanoğlu okumak, görmek istemez mi güzel olanı... Güzel olanın hakikatine vasıl olmayı, o
Aşık Veysel (Doğumgünü)
Bugün dünyaca ünlü halk ozanımız Aşık Veysel'in doğumgünüdür. Kendisini rahmetle anarken; hayatı ve eserleri hakkında bilgi vermek isterim. Aşık Veysel, dizelerinde sevgiyi kardeşliği, doğayı, ölümü, eşsiz bir üslupla betimlemiştir. Gözleri görmese de gönül gözüyle bizlere aktardığı iç dünyasının inanılmaz güzelliğini sözlerinde, dizelerinde,
Reklam
Maksim Gorki'nin "Yılan ve Şahin" adlı muhteşem şiirsel metnini kaçınızın okuduğunu bilmiyorum. Şimdi size o metinden örnek vermek istiyorum. Yılan, şahini bir türlü anlayamamaktadır. "Niçin bu tozun toprağın içinde karanlıkta kalmıyorsun da göklerde süzülüp cennete uçmaya niyetleniyorsun?" diye sorar ona. "Seni orada bekleyen tehlikeleri, pusuyayatmış olan gerilimleri ve fırtınaları bilmiyor musun, seni avlayıp hayatına son verecek olan avcının silahını görmüyor musun?" Fakat şahin, yılanın söylediklerini iplemez. Kanatlarını çırpar ve gökyüzüne doğru yükselir, cennete doğru uçtukça zafer şarkıları söylediği duyulmaktadır. Günlerden bir gün yılan şahini yerde görür; kalbinden akan kanlarla yere serilmiştir. Yılan, "Seni sersem, seni uyarmıştım," der hemen ona, "sana burada, karanlıkta, tozun toprağın içinde güvenlikte kalmanı söylemiştim; kimse sana zarar veremezdi burada." Şahinse, son nefesini verirken söyler söyleyeceğini: "Ben semaya çıktım, göz kamaştırıcı tepelerin üstünden uçtum, ışığa baktım, yaşadım, hayatımı yaşadım!"
Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir
Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir
, sayfa 5
Evet, insan ölür... İnsan ölür ölmesine de, öyle birden bire ölmez. İnsan yavaş, yavaş ölür. Gün gelir, görmek istemediği, görmeyi hak etmediği şeyleri görür ve gözleri ölür. Gün gelir, söylemek isteyip de söyleyemediği, söylemek istemediği ama söylediği şeyler yüzünden dili ölür. Gün gelir, hak etmediği, istemediği, zorunda olduğu şeyleri duyar, kulakları ölür. Gün gelir, giderim dediği yere gidemez, gitmem dediği yere gider, ayakları ölür. Gün gelir, bütün bunları kaldıramayarak karamsarlığa düşer. Umudu, hayalleri ölür. Ve öyle bir gün gelir ki, insanı insan yapan tek şey, yani vicdanı ölür. Bütün bunlar öldükten sonra, toprağın altında veya üstünde olmanın hiç bir anlamı yoktur. Evet, bedende hala ruh vardır. Ama o ruh, o beden yaşamak için değil, sadece çıkmak için gün sayar... '' Kalbin gözlerine vesile olmazsa eğer, hiçbir şey göremezsin. Sadece gördüğünü, anladığını sanırsın. Hepsi o kadar! '' Dilsiz Şair
Montaigne ile ölüm söyleşileri
Öyle bakıp durma gözlerime Suçlama beni Montaigne Bu acıları süslemek istiyorum Varsın Yağmurlar kesilmiş olsun içimde Gözyaşımı salıp toprağa Sevinç tohumlarını beslemek istiyorum
32.Bölüm SÜRGÜN
Pako kabilesinden olan bu yaşlı adam Kimdi neden buradaydı ne zamandan beri kabilesinden ayrıydı Anemon onu daha önce hiç görmemişti Yaşlı adamla birlikte açık hedef olmayacakları bir bölgeye geçtiler her biri etrafına oturdu Yaşlı adamın anlatacaklarını dinlemek ve sorularına cevap bulmak için bütün dikkatlerini ona verdiler Anemon Adama sordu
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.