Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
-Bu kadar düşünme boşver biraz. Suskunluğumdan ve durgunluğumdan sıkılan eşin dostun en sık yinelediği sözler bunlar. Onlara katılmaksızın yalnızca gülümsüyorum. Böylece birbirimizi anlamışcasına karşılıklı bakışıyoruz. Onlar ömürlerini bir tren yolculuğuna ödünç verdiler; zaten ödünç alınmış bir olgudur ömür. Bu trense düşlenemeyecek denli hızlı. Camdan baktığınızda dışarısı görünmez. Hız siler kendi dışındaki yaşamı. Gece gündüz orada yaşamanın engin mutluluk hastalığına yakalanıp, ölümsü yaşamla özdeşleşilir orada. Trenden inmek, dışarı çıkmak asla yasak değildir. Onlarsa çoktandır dışarısını unutmuşlar, yaşamın tünelsi gelgitinde özgürlük masalı anlatmaktadırlar kendi benzerlerine. Zaman güncelin pazarında maddi manevi tüketici olmaktadır.
Sayfa 8 - Sel Yayıncılık
“Hareketin geçmiş tarihi geleceğin üstüne mi çekiliyor? Geçmiş hep başkalarına ya da kendinize ait oldu. Geriye doğru bakınca, pek çok şey ortadan kaybolmuş gibi görünüyor. Anahtar nerede tutuluyor ve onu kime gösterebilirsin? Tekerlekler yolculuğumuzun hikâyesini yazıyor. Dipnot da kapının gıcırtısı.” “Geçmiş, geleceği arkasından çeken lokomotiftir -Kimi zaman bu geçmiş sana ait bile olmayabilir -Geriye doğru yolculuk ediyorsun ve çoktan yok olmuş şeyleri görüyorsun yalnızca -Trenden inmek için bilete ihtiyacın var -Onu elinde tutuyorsun ama kime göstereceksin ki?” “NOT: Sorun, başlamamıza bir saniye kala bitmiş olan bir yolculuğa hiç durmadan başlıyor olmamız.”
Reklam
Trenden inmek
Yanlışını gören adam vagon değiştirmez, trenden iner.
Sayfa 17 - Bengisu YayınlarıKitabı okudu
135 syf.
8/10 puan verdi
Sanki bir savaştan çıkmışçasına bütün duygularım ağır yaralı.
Kütüphane’den okunacaklar arasından bir kitap daha eksildi.Okudum bitti…Eserin konusuna gelince; İkinci Dünya savaşında izni biten ve cepheye geri dönmek üzere trene binen,bile bile ölüme gittiğinin farkında olan er “Andreas”ın hikayesi bu.Ölmek istemiyor ama öleceğini biliyor.Geçtiği her istasyonda gördüklerini düşünüp durur.Çünkü her gördüğünü bir daha göremeyeceğini biliyor ve tren ilerlemeye devam ediyor. ’Bu tren bana ait,ben de bu trene.Beni başıma gelecek şeye doğru götürüyor ve her geçen süre içinde beni o şeye yaklaştırıyor(Ölüme). diye kendi kendine söylenir. Bunca ruhsal karmaşanın içinde Polonya’yı özlediğini, gördüğü ufku özlediğini,öylesine yabansı ve içten özlediğini ve ancak bir aşığın sevgilisini özler gibi-özlediğini bilir.Evet yaşamak istiyor.Kendi gerçekliği üzerinden teorem olarak hayatın güzel ve teorem olarak yaşamanın olağanüstü olduğunu bildiği halde trenden inmek istemiyor ve inebileceği halde…Ne garip…Karanlık bir sona doğru sürüklenen yüklü ve savaşın yönettiği bir insan. - Evet benden buraya kadar- *Sanki bir savaştan çıkmışçasına bütün duygularım ağır yaralı.* Uzatmaya gerek yok.İyisi mi kendiniz okuyun ve tadına bakın.Ayrıca bunuda es geçmemem lazım eserdeki tasvir gücü gerçekten eşsiz bir ustalığın eseri.Buna ek olarak tasvir gücünü koruduğu için mütercim Zeyyat Selimoğlu’na da ayrıca borçluyuz.
Trenin Tam Saatiydi
Trenin Tam SaatiydiHeinrich Böll · Can Yayınları · 2019467 okunma
Ama birbirimize söyleyecek belirli bir şeyimiz olmadığından, trenden niçin inmek istediğini anlamamıştım. Konuşmaya başlamak için hiçbir konu bulamıyorduk
"Kırılmaz camdan otomatik kapılar, aklıma fransız vagonlarınınkini getiriyordu. Trenden inmek için attığım adımların aynısını atarken o zamanki sırt çantam, kahverengi deri evrak çantasına dönüşmüştü. Bakışım aynı ama daha yorgundu. Kolumdaki saat daha pahalıydı ama zamanı aynı telaşlı ritimle sayıyordu. Cesaretle dolu hayallerim aynı saflıkta, çoraplarım her zamanki cafcaflı renklerdeydi. Ağzımdan dökülenler iki durumda da aynıydı: "je suis ici!"
Reklam
128 syf.
7/10 puan verdi
Tolstoy bu eserinde bundan tam 131 yıl önce evlilik kurumu ve yozlaşması hakkında öyle tespitlerde bulunmuş ki işte bu diyorsun, işte bu zamansız eser dedikleri! Ne kadar acımasız da olsa o trenden inmek istemiyorsunuz.
Kreutzer Sonat
Kreutzer SonatLev Tolstoy · Can Yayınları · 201810,7bin okunma
Boşanmak da kolay değildir. Çünkü çocuklar vardır, karşılıklı çıkarlar vardır, alışkanlıklar vardır. Üstelik yalnız kalmaktan ödü kopar herkesin. Tüm bunlara karşın, bir an gelir, artık dayanamaz hale gelirler. Elli yıl sonra, tüm tanıdıklarını hayretler içinde bırakarak, ayrılıverirler. Örneğin Tolstoy, 1910’da seksen iki yaşındayken, nerdeyse
256 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bazı kitaplar vardır kurgusuyla, hikâyesiyle sizi içine çeker. Öyle akıcıdır ki nasıl bittiğini anlamazsınız. Bu kitap da öyleydi. Bitirdiğiniz zaman mücadele etmekten korkmamayı, mücadele sonucundaki tecrübe ve yaşantıların bizi ayakta tuttuğunu görecek, hayatı çözmek istiyorsak maneviyat duygusunun bir çok şeyden önce geldiğini anlamaya çalışacaksınız... Hayat, aslında aldığımız nefeslerin değil, nefesimizi kesen anların toplamıdır.’’ Hayatındaki her şey yolunda giderken aklının ona oynadığı oyunlar sebebiyle(bipolar bozukluk) bir anda elinde bulunanları, hayallerini ve sevdiğini kaybeden genç bir adamın sıra dışı hikâyesini okuyacaksınız… Her şey, yerde bulduğu esrarengiz bir tren biletiyle başlar. Öyle bildiğiniz trenlere benzemeyen , başka kimselere görünmeyen hayalet bir tren ve ona biniş biletidir bu… Kaybedecek bir şeyi yoktur aslında , kararını verip trene atlar. Ama bu trenden inmek, binmek kadar kolay olmayacaktır… Gecenin karanlığında deli bir hızla yol alan bu hayalet trende onu çok gizemli olaylar ve olağandışı maceralar bekliyor… tabiki sizleri de...
Hayalet Tren
Hayalet TrenFatih Onaydın · Carpediem Kitap · 2015141 okunma
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.