Dünya yazınında bir ilk, halk yöneticisini eleştiriyor
İlyada'nın konusu, Agamemnon ile Akhilleus arasındaki kavga Agamemnon yüzünden kopar. Ve bu kavgada krallar kralının tutumu, karakteri ve kişiligi bütün açıklığıyla ortaya serilir. Agamemnon kraldır ve her kral gibi kendi çıkarını, istek ve buyruklarını emrindeki insanlarınkinden üstün görmekte ve bu inanışa göre davranmaktadır. Tutsağı Khryseis'i
Kader> Her şey.
... Onun için bil ki, bence ne bir Tanrı ne de bir Tanrıça Bilebilir kaderin Troya'dan geri dönüşü kimlere nasip ettiğini ...
Reklam
376 syf.
5/10 puan verdi
Akhilleus'un Şarkısı'nı ilk gördüğümde mitolojiye ayrı bir ilgim olduğu için düşünmeden almıştım ve büyük bir hevesle başladım.Kitapta mitolojik kahramanların özellikleri ve olağanüstü hikayesidestansı ama bir o kadar da sürükleyici ve anlaşılır bir dille anlatılmış.Kitabın kahramanları; tanrılar, tanrıçalar,ölümlüler,krallar ve kölelerden oluşuyor.Eser;Akhilleus'un en yakın "arkadaşı" Patroklos'un ağzından, Akhilleus'un hayatını,savaş serüvenini,ne kadar güçlü bir savaşçı olduğunu ve Troya Savaşı'nı farklı bir dille anlatılıyor.Mitolojiye yeni başlayanlar ve ilgisi olanlar varsa kesinlikle kaçırmamalı
Akhilleus’un Şarkısı
Akhilleus’un ŞarkısıMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202013,7bin okunma
Aiakos
Yunanlılann en dürüstü, en dindarı diye anılan Aiakos, Zeus'la su perisi Aigina 'nın oğludur (Tab. 21). Anasının adını alan Aigina adasında kral iken uyruklarının hepsi vebadan ölmüş, Aiakos da babası Zeus'a yalvarmış ki adada bol sayıda bulunan karıncaları insana dönüştürsün. Baştanrı oğlunun bu dileğini yerine getirmiş. Karıncalardan doğma bu adamlara Myrmidon'lar (Yunan- ca "myrmeks" karınca demektir) denmiş. Aiakos'un torunu Akhilleus sonralar Myrmidon'ları kendi ordusu olarak Troya seferine götürmüştür. Tanrıların çok sevdiği Aiakos'tan Yunanlılar bir dilekte bulunmuşlar: Ülkelerini kasıp kavuran kuraklığa son vermesi için Zeus'a yakarmasını istemişler ve Zeus bu dileği de yerine getirmiş. Aiakos'un Aigina'dan Telamon ile Peleus, bir denizkızı olan Psamathe'den (Yun. Kum) Phokos (Yun. Fok balığı) adlı bir oğlu olmuş. Phokos'un atletik yarışmalarda başarılarını kıskanan ağabeyleri Telamon ile Peleus kafasına bir disk atarak öldürmüşler onu. Aiakos da hak yerine gelsin diye sürmüş oğullarını Aigina'dan. Bu hakseverliği ona öldükten sonra Hades ülkesinde yargıç olmayı sağlamış. Gerçi Homeros destanlarında Aiakos'un böyle bir sıfatı yoktur, ama Platon onu ölüler yargıcı olarak gösterir ve Asya'lı Minos ile Rhadamanthys'in yanıbaşında Avrupa'dan gelen ruhlarn yargıladığını ileri sürer (Gorgias, 524a).
Aias, Oileusoğlu
... kötü huyu Aias'in başına bela olacaktır. İlyada'daki olaylardan sonrasını anlatan destanlarda Aias'ın işlediği büyük bir suç söz konusudur: Troya şehrinin düştüğü, Akha'ların eline geçtiği sırada Priamos'un kızı Kassandra Athena tapınağına sığınmış, tanrıçanın heykeline sımsıkı sarılmıştır. Aias kızı sığınağından ayırmak, dışarı çekmek ister ve dinsel töreleri hiçe sayarak bu işi başarır. Akha'lar bu günahı kendisine ödetmek için Aias'ı taşlamaya koyulurlar. Ne var ki bu kez kendi de Athena sunağına sığınıp yalvarır. Tanrıça yiğidi böylece ölümden korumuş olur, ama cezasız bırakmaz: Dönüş yolculuğun da Akha'lar korkunç bir fırtınaya tutulurlar, Aias'ın gemisi batar, Poseidon yiğidi kurta rır, ama bu kez Aias Athena'nın öfkesine karşın kurtulduğuna böbürlendiği için tanrıça Zeus'un yıldırımını alarak kendi öldürür akılsız yiğidi. Aias'ın işlediği günahların cezasını yurdu da çeker: Yiğit öldükten sonra bile uzun bir süre Lokris toprağı verimsiz kalır, ikide bir salgınlar baş gösterir. Delphoi'ye çare sorulduğunda, tanrı sözcüsü şu cevabı verir: Kassandra'nın kaçırılıp ırzına geçilmesinin kefareti olarak her yıl Lokris'ten Troya'ya iki genç kız gönderilmeli ve Athena tapınağına kurban edilmelidir. Bu töre de bin yıl sürdürülmelidir. Lokris'liler bunu yapmışlar, ikinci yılından sonra kızlar kurban edilmeyip Athena rahibesi olarak Troya'da alıkonulmuşlar.
Aias, Telamonoğlu
İlyada'da en erdemli yiğit olarak karşımıza çıkan Telamon oğlu Aias'ın adına birçok efsaneler daha kurulmuştur. Bunların arasında şair Sophokles'in "Aias" adlı tragedyasında ele aldığı yürekler acısı dramı üstünde duralım: Akhilleus öldükten, Troya savaşı da bittikten sonra, Thetis'in tanrı Hephaistos'a yaptırıp oğluna getirdiği silahlar kime kalacak diye kavga kopar Akha komutanları arasında. Thetis ister ki Akhilleus'tan sonra en yaman savaşçı kimse o alsın silahları. O adam da Telamon oğlu Aias'tir, ama Agamemnon ile Menelaos ne yapıp yapıp silahlan Odysseus'a verirler. Aias çileden çıkmış, küçük düşürülmüş, ünü, değeri hiçe sayılıp ağır bir hakarete uğramıştır. O sırada bir bunalım geçirir, bizim bugünkü deyimlerimizle bir şizofreni ya da paronaya krizi, bir gece pusu kurar, elinde kılıcıyla Akha ordusunu yok edeceğim diye bir sığır sürüsüne saldırır, hayvanların hepsini bir bir öldürür, soykaları çadırına taşır, öç aldım diye şenlik yapar. Bu işte tanrı parmağı vardır, Aias'ı tanrıça Athena bu korkunç yanılgıya düşürür. Aias kendine gelip ne yaptığını, kimleri öldürdüğünü görünce düşmanlarının karşısında rezil olmaya dayanamaz. Çektiği acı korkunçtur. Bunca büyük bir kahramanın böyle gülünç bir duruma düşmesi Aias'ın katlanacağı bir çöküntü değildir: Kılıcının üstüne atar kendini ve canına kıyar. Sophokles'in bu tragedyasında ününü ömrünün sonuna kadar koruyamayan büyük adamın dramı dile getirilmiştir.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.