Kişiyi küffara sürükleyen en büyük etmenlerden biriside zandır. Bir çok ateist, deistin düştükleri yanıldıkları zandan en etkini; aklın(bilimin) her durumu anlama, kavrama ve çözümleme yeteneğine sahip olduğu yargısına daha doğrusu yanılgısına düşmeleridir. Fakat dalalete saplanmaları ise bu düşüncelerine tamamen muhalif unsurlar olmuştur. Örneğin; Ölüm sonrası hayat, Sonsuz bir yaşam, tüm yaratılanların hesap vermesi, Cennet ve Cehennem gibi unsurlar onları sapıklığa, sapkınlığa ve isyana sürüklemiştir.Çünkü akılları(bilim) tam anlamıyla bu durunları izah edememekte. Böylelikle ya Allahı doğrudan yada vaatlerini inkar etmişlerdir. Fakat tamda bu izahat getirmedikleri, daha doğrusu tam manası ile kavrayamadıkları bu hususlar iman etmenin mihenkleri arasındadır. Çünkü cesaret ve kesin bir dil ile konuşan tek mecra kitabullahtır. Bunları gündeme getiren ve açıklayan Kur'an-dır. Ekseni oluşturan temel unsur; hayattır. Hem dünyada ki hem ahirette ki hayat.
İman edenlere gelince yani bizlere yaptığımız tam olarak şu;
Zannın çoğundan sakının, size ruhtan az bir ilim verilmiştir ayetleri(mealen) karşılaştıkların da ya bu gerçekten haktan, bu sınırları aşmamalıyım telkinleri ile hakiki imana ilk adımı atmışlardır. Bir diğer husus ise iç sesini duyma kabiliyeti sahip kişilerin, Kur'an da geçen adalet, hesap, mizan gibi kavramları hakkı ile anlayıp bu dünya hayatının devamının gerçekliğini tam manası ile hissetmeleridir.
faby