Türkler inançlarından ve onu meydana getiren yaşantılarından ötürü yabancıya, kendinden farklı olana karşı, diğer birçok ulustan farklı olarak kayda değer bir hoşgörü ile yaklaşmıştır. Çünkü Türk, yabancının kendinden farklı olmasını bir tehdit olarak algılayıp korku ile dolmamış ve onları kendine benzetmeye çalışarak korkusunu dindirmeye çalışmamıştır. Yabancının farklı olması doğaldır ve farklı olmalıdır. Öyle de kalmalıdır. Tersi, garip bir şekilde rahatsız edicidir. Çünkü Türk, doğaldır, doğal düzene bağlıdır. Yabancı olanın ona benzemesi doğal değildir.
İslamın ilk siyasallaşma (yeni) boyutu 1960'ların ortalarında ortaya çıktı ve beklenmedik bir yönden geldi. Demokrat parti ile dini çevreler arasındaki ittifak Sünni grupların bir ittifakı durumundaydı. Bunun sonucunda, Şiiliğe yakın Alevi topluluklar, Osmanlı yönetimi döneminde baskı altında tutulmuş bir azınlık şeklindeki eski statülerini yeniden kendilerine hatırlatan soğuk rüzgarları hissetmeye başladılar. 1960 darbesinin sonuçlarından biri, Aleviler için, 1950'­lere nispetle daha hoşgörülü bir ortamın doğması olmuştur. Şimdilerde Aleviler etnik grupların su yüzüne çıkan kendi ayrı kimliklerini farketme ve öne çıkarma yolundaki genel eğilimini paylaşmaktaydılar. Bu eğilim, 1960'ların yükselen hoşgörü ortamıyla birlikte, bir Alevi siyasal partisinin (Birlik Partisi'nin) oluşumuyla sonuçlandı. Parti gerçi seçimlerde başarısız oldu, ama onu oluşturmuş olan enerji, aralarında Türk solunun önemli bir yer tuttuğu başka azınlık gruplarının desteklenmesine yönel(til)di. Öte yandan Türk Marksistlerinin, bazı Alevi temalarını, isyan ve devrim genel tutumları yönünde kullanma yolunda samimi olmayan bir girişimi vardı. Böylece Alevi dini muhalefeti, radikalizm ile azınlık grupların desteklenmesinden oluşan belirsiz bir karışım halini aldı.
Reklam
II. Kılıç Arslan'ın Vefatı
Sultan'ın oğlu Kutbuddin Melikşah ve Mesud'un Akşehir'de Haçlılarla — girişmesi ve Türkmenlerin mağlubiyetiyle neticelenen bir savaşı önlemek mümkün olamadı. Sonuçta Haçlılar Konya'ya girdiler ve şehirde önemli tahribât yaptılar (Mayıs 1190). Bu sırada seksen yaşına ulaşmış bulunan II. Kılıç Arslan, çocuklarının birbirine düşmüş olmasının sıkıntısını şiddeti hissederek Gıyaseddin Keyhüsrev'in yanında 1192'de vefat etti. II. Kılıç Arslan, büyük siyasi ve askeri yeteneği, uzak görüşlülüğü yanında, tebaas olan Müslümanlar kadar Hıristiyanlara da gösterdiği şefkat, hoşgörü ve adaletiyle, ilim adamlarına değer vermesiyle Türk-İslâm Tarihi'nin büyü hükümdarları arasında yer almıştır.
ÖĞRETMEN DESTANI
TÜRK ÖĞRETMENİ (Bende emeği olan hocalarıma ve bu kutlu mesleği severek yapmam vesile olan bütün sevgili Öğrencilerime) Başöğretmen, Mustafa Kemal’in izinde, Sevgi,merhamet, ve hoşgörü vardır, özünde. Türkiyemin kışı, baharı, yazı ve güzünde, Karatahtasının, bilgisayarının başındadır, Türk Öğretmeni. Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir,
Lütfen yazımı sonuna kadar okuyun.(!) Bugün günlerden 8 Mart.
Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere biraz içimden geçenleri söylemeye geldim. Türk toplumunda kadının saygın bir yeri vardı. Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kadın ve erkek eşit haklara sahipti. Devlet yönetiminde, hakanların yanında “hatun” adı verilen eşleri de söz sahibiydi. Hatta “Hatun” (kadın), tarih boyunca Türkler'le
87 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
#kitapyorumum #okudumbitti Osmanlı İmparatorluğu'nda Bazı Sorunlar ve Günümüze Yansımaları Prof. Dr. Yavuz Ercan MEB YAYINLARI (2024 - 21 - 5482) İslâm hukukuna göre dünyadaki insanlar din bakımından iki gruba ayrılır; Müslümanlar ve gayrimüslimler. İslâm hukuku teorik olarak Müslümanları tek grup olarak kabul etmiştir. Müslüman olmayan
Osmanlı İmparatorluğunda Bazı Sorunlar ve Günümüz Yansımaları
Osmanlı İmparatorluğunda Bazı Sorunlar ve Günümüz YansımalarıYavuz Ercan · Milli Eğitim Bakanlığı · 20023 okunma
Reklam
430 öğeden 401 ile 410 arasındakiler gösteriliyor.