Ben daha ziyade iki tür öğrenim olduğunu düşünüyorum : birincisi, aracılığıyla doğruyu yapmayı öğrendiğimiz ve diğeri, aracılığıyla kötülük yapmayı öğrendiğimiz öğrenim.
Keder, acıdan daha derin, daha içsel ve daha manevidir. Kişi, mutluluk olarak adlandırdığımız şeyin ortasındayken de hatta boyun eğmediği ve karşısında titrediği mutluluğun kendinden dolayı bile kederlenmiş hissedebilir.
"O" kimdir? Ölümsüzlük Ve Tanrı ile ilgili sezgilerimiz nelerdir? Bu sezgiler, benim dışımda yaşayan bir şey tarafından hesaba katılmamış, kalbimin kendine ait sabırsızlıkları mıdır? Bu sezgiler, hiçliğin uçsuz bucaksız boşluğunda yankılanan kendi arzularımın sesi midir? Yoksa onları Tanrı, Baba, Ruh, Aşk olarak mı adlandırmalıyım? İçimde mi yoksa dışında mı yaşayan bir varlıktır o? Bana adını söyle, sen, aşkın feci gizemi ! Tüm kasvetli yaşamımın mücadelesi tam olarak budur işte.