Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
450 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
On üç yaşında bir kız çocuğu şehrin en ünlü avukatlarından birine gider ve odasına girer girmez elindeki tüm bozuk paraları avukatın masasına bırakarak şunu sorar: "Vücudum üzerindeki tüm hakların bana verilmesi için dava açmak istiyorum, benim için çalışır mısınız?" Ne daha önce bu tür bir konuda çalışmış, ne de bir kaç bozuk para karşılığında bir kız çocuğu için çalışmış olan avukat ilgiyle davayı kime açmak istediğini sorunca kız kendinden emin bir şekilde cevap verir "Anneme" ! Hiç bir hastalığı olmamasına rağmen on üç yaşına kadar sayısız iğne olmuş, sayısız operasyon geçirmiş, sayısız defa tahliller vermiştir Anna. Zaten doğmasının bile bir sebebi vardır, lösemi olan ablasına hayat kaynağı olabilmek; uyumlu dokularıyla ablasına ilik verebilmek... Ne çocukluğunu yaşabilmiş Anna ne de ihtiyacı olduğu herhangi bir an annesini gerektiği kadar yanında bulabilmiş... Hayattaki rolünü hiç bir zaman sorgulamayan Anna, ablasına organ nakli gerektiği zaman durur ve artık buna bir son verilmesi gerektiğini düşünür ve ailesine dava açar... Bir tarafta Anna'nın çocukluğundan beri yaşadığı yalnızlık, diğer tarafta küçücük yaşından beri lösemiden kurtulamayan, ne çocukluğunu ne de gençliğini yaşabilmiş Kate, bir tarafta kızının iyileşmesi için her şeyi verebilecek anneleri... Ailenin tüm üyelerinin ağzından anlatılan, herkesi haklı bulacağınız olağanüstü derecede iyi anlatılmış, hayatta beni en çok etkilemiş kitaplardan bir tanesi... Jodi Picoult'un en mükemmel eseri...
Kız Kardeşim İçin
Kız Kardeşim İçinJodi Picoult · April Yayıncılık · 20191,454 okunma
Dilencilerin kucağındaki bebekler neden sürekli uyur? Metro istasyonu yakınında yaşı tam olarak belli olmayan bir kadın oturuyor. Kadının saçı karışık ve kirli, başını kederli bir şekilde öne eğmiş. Yanında bir çanta duruyor. İnsanlar çantaya para atıyor. Kadının kucağında uyuyan iki yaşında bir bebek var. Bebek, kirli bir şapka ve kirli
Reklam
8. Hikaye Tamamlama Etkinliği
Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir. Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
Papazı öğretmenle karıştırmak istemiyorum.
Victor Hugo, yüz altmış yıl öncesinden, akılcı, hümanist, laik, aydınlanmacı eğitimden sapmanın bir ülkeyi nereye götüreceği konusunda tarihe not düşüyor, ders alınması için, tabii alınırsa… Teşekkürler Victor Hugo! Fransa. 15 Ocak 1850. Cumhurbaşkanı Louis Napoléon tarafından “Ruhban Partisi”nin (le Parti clérical) desteğiyle Milli Eğitim
Bir Yudum Kitap
Bazı vakit fenalıklar peşi sıra gelir. İnsan, Madam Panzera gibi düşünür de, zaman yası dindirir zanneder. Halbuki fenalıkların açtığı yaralar iz bırakır, kabullenmez. Barthes, "Zaman hiçbir şeyi geçirmez; yasın o telaşlı heyecanlı halini geçirir yalnızca." derken bir şeyler anlatmak ister. Geçmişle boğuşmaya lüzum yok ... Roland
258 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Beyaz diş klasik olmayı hak ediyor. Jack landon bazı bölümleri belgesel tadında veriyor. Kitaptaki bazı mevzular hakkında ileriyi dönük bilgi vermesi açısından farklılık katıyor, hikayeye. Roman üç bölümden oluşuyor ama bağlantıyı çok iyi kurmuş jack landon. Duyguları üzüntüleri sevinçleri bir köpeğe yüklemisi ve konuşturması bakımından çok başarılı. Yalnız bu tür romanlarda Beyaz adam ayrımının yapıldığı eserlerde Beyaz adam hep kötü göstrrilir. Hele ki bu bir hayvan ise insana dua edecek hali yok. Biliriz ki hayvanlara şeytan tanımla deseler her halde insan suretinde düşünür. O kadar ki bir köpek kendisine zulmeden döven insanlara rahmet okuması düşünülemez...haklıdır demesi onların kanunlarına uymalıyız demesi şaşırtıcı. Gelişim kalıtım genler bakımından örnek bir roman. Gelişim psikolojisi ve dersi almış hissi veriyor... Eee zaten darwin den etkilenmiş... acaba hayvansever dernekleri şikayet etmiş mi bu eseri :))
Beyaz Diş
Beyaz DişJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202076,9bin okunma
Reklam
"Özgür bir Kürdistan tohumu ekiyorum. Onu geliştirip büyütün" Yalnızca bir dakika durup düşünün. Yukarıdaki tümceyi kim söylemiş olabilir? Apo mu? Aklınıza hemen Apo geldiyse, aslında bir bakıma başarılı oldular demektir. Görünen düşmana karşı Türk’ün savaşması zor olmaz. Ama saf Türk halkının görünmeyen sinsi düşmana karşı
495 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.