Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Beth

Bir yanıyla çok bağımlı bir adam, bir yanıyla da bu bağımlılığa isyan ediyor. Demek çoğumuz gibi bir zamanlar annesine çok bağımlıydı. Anne ölünce terk edildiğini hissetti ve içi çok yandı. Hem bırakıp gitti diye kızdı anneye, hem de içine kor ateşi düştü. İşte şimdi ayrılıklardan bu kadar korkması bundan. O kor ateşini yeniden yaşamak, yüreğindeki cayırtıyı bir kere daha hissetmek istemiyor.
Reklam
Kavga gürültünün eksik olmadığı evlerde büyüyen özellikle kız çocukları, o annelerin, çocuğu olmaktan çok dert ortağıdır.
"Sen vicdanlı bir kızsın Zeynep ama bu vicdanı hep başkaları için kullanmışsın. Bir gün olsun kendini düşünmek aklına gelmemiş. Kader motifi tam da budur işte. Çocuklukta aldığın yaraların bedeli bunlar. Annen sana öyle kötü kötü baktıkça, sen de bir suçun, günahın varmış gibi kendine kızmış, onlara merhamet etmişsin. Oysa her birimiz önce kendimizden sorumluyuz. İnsan bunu sonradan öğreniyor da, bazen çok geç oluyor. Senin için geç değil. Kendini suçlamaktan, ailene borçlu hissetmekten vazgeçersen yaşamak da, doğru kararlar almak da daha kolay olur."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tüketen insanın üreten insandan daha değerli olduğu bu yanlış ve ahlaksız döneme tahammülüm kalmamıştı artık.
Tam tersi sanılır ama, zaten hayatta normal olan huzursuzluk durumudur. Huzursa çok ender yakalanan geçici anlardır olsa olsa.
Reklam
İnsan umudunun bir kısmını kaybederse üzgün görünür. Ama tamamen umutsuz kalınca böyle olur. Daha sonra Meleknaz'da da aynı şeyi gördüğüm için biliyorum. Kardeşine, anana, babana bile güvenmezsin. İnsan kılığındaki her yaratığın içindeki canavarı görürsün hep, başka bir şey görmezsin.
Asil insanların en neşeli zamanlarında bile bir hüzün vardır. Daha düşük ruhlarsa en sefil zamanında bile neşelidir.
O gün, o anda bu topraklara yayılan cehennem manzarasına tek bir bakış dahi atsaydınız yeniden savaşmak için aptalca bir duyguya kapılmazdınız kesinlikle.
Sayfa 120Kitabı okudu
Bugün de yine hayattayım. Pamuk ipliğine bağlı hayatım Paha biçilemez.
Bilimin zaferi, vatanımın yenilgisiydi. Fizikçilerin sevinci, Japonların kederiydi.
Reklam
Toplum dediği tam olarak neydi? İnsanın çoğulu mu? Toplum denen şey tam olarak nerede bulunuyordu? Tüm hayatımı toplumdan korkarak, onun güçlü, ürkütücü ve korkutucu bir şey olarak hayal ederek yaşamıştım. Ama Horiki konuşurken birden anladım. "Toplum dediğin şey sen değil misin?"
"Şu meşhur eski deyişi biliyor musun? 'Yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden uçar.' Çoğu insan hep yanlış anlıyor. Bu, erkeğin parası bittiğinde kadının ondan ayrıldığı anlamına gelmez. Şu demek: Bir adamın parası bittiğinde... kalbini kaybeder, değersizdir. O kadar zayıflar ki gülemez bile, garip bir aşağılık kompleksine kapılır, çaresiz kalır ve kadını kendinden uzaklaştıran o adam olur. Bu noktada yarı delirir ve uzaklaşana kadar itmeye, itmeye ve itmeye başlar."
Ne başkalarıyla tartışabilir ne de kendimi savunabilirdim. Biri beni eleştirirse, ilk düşüncem karşımdakinin tamamen ve bütünüyle haklı olması gerektiğiydi, çok büyük bir hata yapmış olmalıydım, her şey bu kadar basitti işte. Bu tür saldırılara uysal bir sessizlik içinde katlanırdım ama içten içe ıstırap içinde kıvranır, dehşetten delirirdim nerdeyse.
En küçük azarlama bana kulakları sağır eden bir gök gürültüsü gibi gelirdi ve beni o kadar büyük bir güçle yere sererdi ki çıldıracak gibi olurdum. Bu tür azarlamalar, karşılık vermek şöyle dursun, nesilden nesile ve sonsuz çağlar boyunca yankılanan derin bir "gerçeğin" beyanı gibiydi.
Bohemya'da Skandal
Bohemya Krallığı'nı tehdit eden büyük bir skandalın ve Sherlock Holmes'un bir kadının zekâsına yenilmesinin hikayesiydi bu. O günden beri bir daha kadınların zekâsıyla ilgili espriler yaptığını duymadım.
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.