"Alpaslan çadırın kapısından çıkarken içinden geniş, derin, bütün göğüs boşluğundan kopup gelen bir besmele çekti. Yine içinden «Sen de duydun mu hay Sarı Hocam» diye sordu. <<Duymadıysan, Bismillâhirrahmanirrahim...>>
Gökyüzüne baktı. Ay tepsi genişliğinde sarı beyaz, Ahlat'tan Süphan Dağı'nı yalıyordu. <<Hadi bakalım beylerim, vakit geldi sayılır!..>>"