"Bizimkisi alışılmadık türden bir sevda öyküsüydü.Kuş kanadına binip çayırlara gitmeyi öğretti bana
Düşle gerçek onun o yarım sözcüklerinde öylesine iç içe geçerdi ki,dünyanın çirkinlikleri bir bulut gibi kayıp giderdi göğümüzden…"
Uçurtmayı Vurmasınlar filminden bir sene önce, bu kez tamamı Ankara'da çekilen ve yönetmenliğini Zeki Ökten'in yaptığı Düttürü Dünya filmi gösterime girer. Filmin ilk sahneleri,Hıdırlık Tepesi'nin Ankara Kalesi'nden görüldüğü sabah saatleridir. Dütdüt Mehmet (Kemal Sunal), Rıfat (Cezmi Baskın) ile birlikte müzisyenlik yaptıkları gazinodan Hıdırlık Tepesi'ndeki gecekondularına dönmektedir. Film Kemal Sunal'a, 1989 yılı 2.Ankara Film Festivali'nde en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandırmıştır. Düttürü Dünya, oyuncu kadrosuyla da başlı başına bir Ankara filmidir. Kadronun büyük çoğunluğunu, Ankara Sanat Tiyatrosu'nda yer alan veya daha önce yer almış Jale Aylanç Cezmi Baskın, Erdal Gülyer, Ayberk Çölok, Yaşar Akın gibi tiyatrocular oluşturmuştur.
Bir çocuğun gözünden hapishane yaşantısının anlatıldığı, acı yüklü bir roman. Yazar Feride Çiçekoğlu da düşünce suçundan hapis yatan birisi olarak, yazdığı romanın içeriğini bizzat yaşamış; yani bir hayal ürünü değil, gerçek bir yaşantı okuyorsunuz. Her birinin içeride yatma sebebi farklı; kimi düşünce suçundan, kimi insan yaralamadan, kimisi de zinadan hüküm giymiş. Allah kimseyi düşürmesin, zor bir yaşantı, hele dünyayı tanımaya çalışan küçücük bir çocuk olarak oradaysan daha da zor. İnsanın içini burkan, hüzünlendiren, zaman zaman da minik Barış'ın masumiyetinin yüzünüzde bir tebessüm oluşturduğu bir roman. 1989 yılında çekilmiş bir filmi de var; henüz onu izlemedim ancak romanı eğer okumayı düşünüyorsanız, zaten kısacık, çabucak biten ve son derece akıcı, güzel bir kitap olarak tavsiyemdir.
Ve özellikle bu açıdan, oyuncularından büyük destek alıyor m. Çok başarılı bir kadronun içinden Nur Surer'e, Füsun Demirel'e, genç oyuncu Rozet Habeş' e özel bir bravo...
Film aslında içerdeki günlerini anımsayan, artık dışardaki İnci'nin belleğinden süzülerek anlatmış. Ama olayları,dünyayı,yaşamı kavrayış biçimi,sanki küçük Barış'ın gözlerinden verilmiş gibi. Öylesine saf,temiz,berrak....
"Senin de yüreğin çarpıyor mu?"
-Çarpıyormuş. Herkesin çarparmış. Ama kimininki aydınlık olurmuş, kimininki karanlık. Dışarıdan hangisinin karanlık, hangisinin aydınlık olduğu nasıl anlaşılır İnci?
"Dünyanın en zor işidir onu birbirinden ayırmak." 🪁
Feride Çiçekoğlu Filmin Hikâyesi Röportaj
twitter.com/bbcturkce/statu...
Güzel Barış'ım..,
Çocuk bedeni tutsak, çocukça düşünceleri, bir kuş kadar hür ve özgür..
" Nasıl olsa çocuktur, kusura bakmaz, demişsin besbelli...
Ama çocuklar kusura bakarlar."
" Kuşlar tutsak yaşayamazlarmış. Ya çocuklar İnci? Onlar tutsak yaşayabilirler mi? "
" Bizim göğümüzün yalnızca gündüzü var. Senin göğünde akşam oluyor mu İnci? "
Ulucanlar cezaevinde annesi ile beraber yaşayan Barış’ın İnci adındaki bir mahkuma yazdığı mektuplardan oluşuyor. Kitap çok basit bir dille yazılmış ama aynı oranda da etkileyici. Her satırı yüreğinize işleyecek bir yapıt.. Hüznü yaşadım okurken. O anlatılan günleri yaşamış şahidi olmuş bir okur olarak...
Mekan şu anda müze olarak kullanılıyor. Ziyaret ederseniz kitap gözünüzde daha da anlam kazanır. Hatta bir filimde mevcut. İzlemeyi planlıyorum. Yönetmenliğini Tunç Başaran'ın yaptığı 1989 yapımı uzun metrajlı Türk sinema filmi. Çekimleri Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde gerçekleşmiş.
Uçurtmayı Vurmasınlar 1989 yılın da Tunç Başaran'ın uzun metrajlı filmi olarak ödül alan filmi izleyip hayran kaldım kitaptan uyarlama olduğunu öğrendim hemen aldım okudum kitapta mektup şeklinde sevgili minik Barışın dünyasından anlatılıyor daha küçücük aklıyla başa çıkıyor dünyaya sorularıyla. Cezaevlerin de ki hayatlara dokunuyor bir çok hikayelere tanıklık ediyor. Canım İnci olabildiğince dışarı hayatını anlatmaya çabalıyor güneşin batışını ve doğuşunu bile görememiş çocuğumuza. Bakalım kimler dışarıda güneşin batışında uçurtma uçurabilecek, kimler uçurtulan uçurtmaları içeriden izleyecek... ?
Feride Çiçekoğlu cezaevin de 4 yıl yaşamış acaba bu hikayemiz gerçek mi? yoksa İncimiz yazarımız mı? Barışa daha sonrası ne oldu, kendi uçurtmasını yapıp özgürce gökyüzüne bıraktı mı?
Kitap da filmi de çok güzel :)
"Senin de yüreğin çarpıyor mu?"
Çarpıyormuş. Herkesin çarparmış. Ama kimininki aydınlık olurmuş, kimininki karanlık. Dışarıdan hangisinin karanlık, hangisinin aydınlık olduğu nasıl anlaşılır İnci?
"Dünyanın en zor işidir onu birbirinden ayırmak."
Uçurtmayı Vurmasınlar (1989)