Ona bir kapı, bir pencere açmalıyım. Ne çocukluğunda ne etrafında yani mahallesinde, okulun da, kentinde sonra işinde arkadaşlarında görmediği öğrenmediği bir ufuk. Benligini kuşatan o yapış yapış hâleyi bir yerinden delmeliyim. Işin, elbisenin, yemenin, içmenin, ağaçların, yolların, annesinin, hatta rahmetli babasının. Enginlerin bir başka muhtevaya bürüneceği, rüyaların bile değişeceği kara-kuru ancak fevkalade zengin kızların durup dururken tercih edilemeyeceği bir dünyanın penceresini.
Dergâh Yayınları/Mustafa Kutlu