Kitaba yazdım sanıyordum. Bir baktım yok öyle bir şey. Bugün günlerden ne diye düşünerek başlıyorum her sabaha. Meğer beni düzende tutan işe gitmekmiş. Binayı bile özledim. Allah selden etkilenenlerin, milletin yardımcısı olsun.
...
Ulusların düşüşünde kilit kelime sömürge bence . Kimine göre yönetim biçimi kimine göre adalet kavrami ama kendini
Çinli bir yorumcunun özetlediği gibi, “Parti’nin liderliğini sürdürmek için izlenmesi gereken üç prensip var. Bunlar; Parti’nin silahlı kuvvetleri kontrol etmesi, Parti’nin kadroları kontrol etmesi ve Parti’nin haber akışını kontrol etmesidir.”
Dış yardım dünya genelinde ülkelerin başarısızlıklarıyla mücade etmek için etkin bir araç değildir. Hem de hiç. Ülkelerin yoksulluk döngüsünü kırmak için kapsayıcı ekonomik ve siyasal kurumlara ihtiyaçları vardır...
Fakat tüm bunlar insani yardımın dışında kalan dış yardımların kesilmesi gerektiği anlamına gelmiyor. Dış yardımı kesmek bir işe yaramayacağı gibi muhtemelen başka ıstıraplara yol açacaktır. İşe yaramayacaktır çünkü pek çok Batılı ülkenin yurttaşları dünyanın dört bir yanındaki ekonomik ve insani felaketlerden suçluluk ve rahatsızlık duyuyor ve dış yardım bu sorunlarla savaşmak için bir şey yapıldığına inanmalarını sağlıyor. Bu "bir şey" çok etkili olmasa bile onu yapma arzusu devam edecek: tabii dış yardım da. Uluslararası kurumlar ve STK'lardan oluşan muazzam yapı da statükoyu korumak için aralıksız olarak kaynak talep etmeye ve aktarmaya devam edecek. Ayrıca muhtaç ülkelere yapılan yardımları kesmek duyarsızlık olurdu. Evet, bu yardımların büyük kısmı ziyan oluyor. Fakat her bir dolarlık yardımımızın 10 cent'i dahi dünyanın en yoksul insanlarına ulaşsa, bu yaşadıkları korkunç yoksulluğu hafifletmek için fazladan bir 10 cent anlamına gelecektir ve yine de hiç yoktan iyidir.
Sorunların temel sebebiyle, yani sömürücü kurumlarla ve bu kurumları koruyan politikacılarla yüzleşmeden girişilecek refah mühendisliğinin meyve vermesi mümkün değildir.