youtu.be/ymgjX4kMPUQ (grup munzur/bahara çağrı) Ölümlerden zulümlerden tükenmez halkız Vurularak kırılarak çoğalırız biz Bahar bizi çağırıyor zılgıtlarla gel Bahar bizi çağırıyor zılgıtlarla gel İlle de bahar ille de bahar, bahar isteriz İlle de bahar ille de bahar, bahar isteriz Nasır tutan elerinde umudun resmi Hasret tüten gözlerinde o göğün rengi Kasırgalar koparacak halkımın sesi Kasırgalar koparacak halkımın sesi İlle de bahar ille de bahar, bahar isteriz İlle de bahar ille de bahar, bahar isteriz Bir yürüyüş eğlenecek sabahlarına Bir ihtilal söylenecek yarınlarına Hayatın neferleriyiz sarıl yurduna Hayatın neferleriyiz sarıl yurduna İlle de bahar ille de bahar, bahar isteriz İlle de bahar ille de bahar, bahar isteriz
Doğaya baktığımız zaman güçlü olan canlının zayıf olanı yediğini görüyoruz. Zayıf ve güçsüz kalan tür ekosistemden bağını koparıp yok olmaktadır. İnsanlar içerisinde de aynı şekilde güçlü olan zayıfa hükmeder ya da sömürür. Öldürmenin yerini gelişen insan zekâsı ile birlikte sömürme ve yağmalama alır. Teknoloji de insanların elinde kolaylaştırıcı
Reklam
Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı hem ahmaklık; hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem Aydınlık hem Karanlık bir mevsimdi; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı; hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu; hepimiz ya doğruca Cennete gidecektik ya da tam aksi istikamete -özetle; şu an içinde bulunduğumuz döneme öyle benzer bir dönemdi ki dönemin, sesi en çok çıkan otoriteleri bu günler hakkın­da ancak ve ancak "en" sözcüğü kullanılarak konuşulabileceğini iddia ediyorlardı.
2018'in güz dönemleri Mısır'da El Ezher'de okuyan Doğu Türkistanlı talebeler Zalim Çin'in Mısır'a verdiği talimatlarla geri istenmiş ve muhtemel asimile ve soykırım planlarına dahil edilmek istenmişti. Buna engel olmak isteyen Türkiye bu talebeleri Anadolu'ya getirmeyi başarmış ve bize de onları ağırlamak, tanışmak nasip olmuştu. Zalim Çin'in yaptığı zulümleri, planlarını birinci ağızlardan duyuyorduk. Zulüm sadece yansıyanlarla sınırlı değildi. İnanç ve umudun simgesi olan talebelerden biri sesi titreyerek ülkemin azadlığı için çalışacağım diyince imanına şahitlik etmiştik. Sen Türkistan-ı Şarkiye'nin masum çocuklarına azadlığı nasip eyle Ya Rab! #Urumçiyanıyor. #DoğuTürkistan
228 syf.
·
Puan vermedi
Birçok kitaba konu, birçok şiire dize olmuş şehrin 3 kat altındaki hücrenin duvarları bize ne anlatıyor? 18 yaşındaki öğrenci Demirtay, Doktor, Küheylan Dayı, Berber Kamo'nun küçücük hücrede "sırlarını vermeden" birbirine anlattıkları hikâyeler, benim gibi sizi de kucaklayabilecek mi? Yerin üstünde yaşam mücadelesi vermek için "zaman"la yarışan insanlar, yerin altında atılan kahkahaları, acılarını bir nebze olsun bastırabilmek için kurdukları hayallere tanıklık edebilecekler mi? Ya da hüzünlerine ortak olabilecekler mi? Her sorgu dönüşü işkenceden ayakta duramayan bu 4 adamı sarıp sarmalayabilecek mi? Yoksa hücrenin o soğuk duvarları mı atılan çığlıklara, kahkahalara tanıklık edecek? "Demir kapının lanetli sesi" her duyulduğunda Zîne Sevda'nın mazgal aralığından sımsıcak bakışını yüreğimize sığdırabilecek miyiz? Ya da Demirtay'ın hiç ısınamayan bedeni gibi biz de hep üşüyecek miyiz? Ahhhh İstanbul... Umudun şehri... Acıyı, öfkeyi, sevinci, merhameti ve birçok duyguyu bir arada yaşamak istiyorsanız, masal tadındaki hikâyelere ortak olmak istiyorsanız bu kitap tam size göre...
İstanbul İstanbul
İstanbul İstanbulBurhan Sönmez · İletişim Yayınları · 2019974 okunma
Yankı ve Hüzün
Ey ahenk sultanı, renk okyanusu Kokusu mehtabı kucaklayan, ey Ben sana binbaşlı kamburla geldim Sen bana yağmurla, gülle yöneldin Ey aşkın, rahmetin, ötenin sesi Sendendir umudun filizlenmesi Yüzüm gözlerinde ıslanmasaydı Işıkla dolmazdı kalp kırıkları Sarmasaydı beni yankı ve hüzün Sevebilir miydim hıçkırıkları
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
807 öğeden 661 ile 670 arasındakiler gösteriliyor.