İstanbul'un üzerinde kocaman bir şemsiye vardı. Yağmur getiren bulutlara inat, gökyüzü plastik bir muşambayla kaplıydı... Bulutlar bir öpüşse yollar kaldırımlar temizlenecek, yüreğimin orta yerine çöken karanlık buhar olup uçacaktı.
"...ufacık bir güven, hayal etmeyi kolaylaştıran sıcacık bir umut bir çocuğun kalbine girdiğinde yabani tohumlar açmadan kuruyacak, yeni tohumlar büyümeye başlayacak, kimsede olmayan kokular ve renkler dünyaya saçılacaktı."
Hep bir şeyleri bekleyen ruh halimiz bizi umut dolu canlılar haline dönüştürebildiği gibi bilmediğimiz bir yolda terk edilmiş bir halde de bırakabiliyordu.
Ayı küskün, sırtını dönmüş insanlara. On dakika bekledik yüzünü görmek için. Neyse döndü. Gözlerinde umut tükenmiş ve yüzüne hayvan olmanın utancı çökmüş.
Hep bir şeyleri bekleyen ruh halimiz bizi umut dolu canlılar haline dönüştürebildiği gibi bilmediğimiz bir yolda terk edilmiş bir halde de bırakabiliyordu.