Tolstoy, İtiraflarım kitabında; “Hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum.” diyor. İnsan her ne kadar kaçıp uzaklaşmak istese de, içinde bir yerde yarına dair bir umut daima vardır ve o umut bu hayatı yaşanır kılar.
Tolstoy, İtiraflarım kitabında; “Hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum.” diyor. İnsan her ne kadar kaçıp uzaklaşmak istese de, içinde bir yerde yarına dair bir umut daima vardır ve o umut bu hayatı yaşanır kılar.
Nefes alıp verdiğim müddetçe umut vardır. (Zaman ve Başka)
Bir insan dünyaya geldiğinde ölebilecek kadar yaşlıdır. Zaten var olmak, aynı zamanda ölmek zorunda olmak demektir.
(Tanrı-Ölüm ve Zaman)
İsyan eden, artık kaçamayacağı bir şekilde acıda hapis değil midir? Ve acının temeli, bizzat bu umutsuzluktan meydana gelmez mi?
(Sonsuza Tanıklık)
Önceden verili bir ilişkiden yoksunluk değildir yalnızlık. İnsan bizatihi yalnızdır. Daha ötesi, var olanın olabilmesi için yalnızlığa ihtiyacı vardır. O hâlde yalnızlık, sadece tek başına bırakılma değil, bir yiğitlik ve hayat üzerinde bir hâkimiyettir de...
(Zaman ve Başka)
Hiçlikten korkmanın yerine genellikle "olmak"tan (var olmaktan) korkmayı koyarız. (Sonsuza Tanıklık)
Geçmişle ilişki daima gelecekle ilişki demektir. Mazi, ziyaret edilen bir müzeden çok, gelecekteki olanakların deposudur. (Zaman ve Başka)