"Güneş bir gün herkese eşit doğacak,
Ama o günü göremesek de,
Bir umuttur yaşamak."
-Nazım Hikmet RAN
Herkese, her şeye inat, kendi bildiği gibi, kendi inandığı gibi yaşamak... Şimdilerde olduğu gibi kuru sıkı sözlerle değil, gerçek bir vatansever gibi hatta dünyasever gibi... Nazım Hikmet gibi yaşamak...
Hani "Kanatlarım var ruhumda" derler ya... Öyle işte.. Cezaevlerine sığmayan, dört duvara hapsedilemeyen, umut dolu,yaşam dolu, ışık dolu kanatlar..
54. ölüm yıldönümünde; düşünceleriyle, kalemiyle, dünyaya, insana, doğaya ve yaşamaya olan sevgisiyle ölümsüzlüğü yakalamış bu efsaneyi, dönemine ve yaşadıklarına rağmen sözünü esirgememiş cesur adamı, en sevdiğim şairi, Mavi Gözlü Dev'i saygı ve sevgiyle anıyorum.
Nazım Hikmet okumak, hikmeti nazım'da aramaktır...
Yaşamı boyunca yaşadıklarını yazdığı satırlara çok farklı bir üslupla yansıtmaya başarmış, kendine has bir çizgi oluşturmuş biridir. Nâzım Hikmet.
Piyerloti, Jokondun hatıra defterinden parçalar, berkley (George Berkley) eleştiren satırlar, 1 1=1, Seyahat Yolları , Veda , Kerem gibi, Çocuklara
Bir yanda 1917 Rus devrimi öncesi yazılan bir kitap, diğer tarafta 2017'de yaşanan gerçekler.
İki farklı ülke ve yaşanan ortak insalık sorunları.
Anlatacaklarım için eserle ne alakası var demeyin. Kitabı okuduğunuz zaman parmak bastığım yarayı göreceksiniz. Yani ben öyle umut ediyorum.
Flaubert, hissederek yazmak için Emma'nın arseniğinden
Okuduğum ilk şiir kitabı olduğu için yeri ayrı kalacak. İçindeki şiirler kronolojik sıralanmış, memleket özlemi son sayfalarda iyice artmış. Başlarda her şeye rağmen içinde umut taşıyan Nazım'ın son zamanlarda hasret yüzünden kederlendiğini gördüm. Şiirlerinin bazıları düz yazı gibi olsa da çektiği özlem beni incitti, oğlu Memet'e seslenişi içimi burktu. Şiirlerin, sayfalar yerine dizelerle ne çok şey anlatabildiğini anladım.