beni sev demeyeceğim, ama onu da sevmememliydin. ikimiz de olduğun yerden çok uzağız. güzelliğinin büyüklüğünün yanında biz neyiz ki ? unutulmak; ikimize de aynı kadehlerden tattıracağın bir içki olmalıydı. o içkinin sefil sarhoşluğu içinde seni düşünmeli, hep seni özlemeliydik. unutamamak, sarhoşluğumuzu kamçılayan bir kırbaç olmalıydı. gitgide işleyen, büyüyen bir yara olmalıydı tenimizde. unuttuğunu her ikimiz de bilmeli, fakat seni hiç unutmamalıydık. oysa şimdi unutulan da benim, unutamayan da.
Hem belki de unutmamak insanların sıkıntısı asıl. Bir şeyi taşımanın ağırlığını unutmamak. Nefretin acısını. pişmanlığı unutamamak. Korktuğun bir şeyi unutamamak.
Bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar. Unutamamak. Belleğin kaçınılmaz intikamı. Herhangi bir iz taşınıyorsa eğer, bu bir zamanlar bir yara açıldığındandır.