Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yaşamak için unutmak lazımdı." ~
Paul Valery
Paul Valery
İnandır beni
Kapalı kapılar,inandır beni. Son anahtarı çeviriyorum. Gözlerim bağlı,ellerim çözülüyor. Geç kaldım hikayeler için. Denedim bu şeyden defalarca vazgeçmeyi anlaşılan yine beceremedim. Yazıp yaşamak yaşayıp yazmak.
Reklam
Hiç Bir insanı unutmak, bir insandan vazgeçmek, bir insanı hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda kaldın mı hiç? Hani ölmüş gibi, hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi, her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi. Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek, ama ölmüş gibi ulaşılmaz
Sadece Ayak Bağı
Herşey yolunda mı diye sormayacağım. Her şey yolunda diyerek kendini ya da herkesi memnun etmeye çalışan insanlardan daha dipteyiz, belki de daha gökte... Yorum ya da tercih meselesi derler hayata, biz bir şeyleri mecburen yaşarken birbirimize kol kanat germeyi tercih ettik. Cehennemde bir su damlasını yaşatmaya çalıştık, kimine göre behyudeydi çabamız. Sözün özü seni çok özledim... Unutmak ve olmamış gibi yaşamak kesindir ki insanın kaçınılmaz çaresizliğidir. Herkes için geçerlidir, insan insana yol göstermeye kalkıştığında saçmalar. İnsan insana sevgilim; sadece ayak bağı, umut ettirir, sözünde her zaman kaf dağı...
Nietzsche: Unutan iyileşir. Paul Valery: Yaşamak için unutmak lazımdır. Lacan: Hasta hatırladığı için iyileş(e)mez.
'bendurdumsendöndünya
~ yaşamak için unutmak lazımdır! - paul valery
Reklam
Hayatta bir babanız olduğunu düşünün, varlığını bildiğiniz ama hissetmediğiniz ona dokunmadan büyüdüğünüz, eksikliğini unutmak için içinize döndüğünüz bir çocukluk düşünün… Var ama yok ifadesini açık açık yaşadığınız, eksikiliğini hiçbir artının dolduramadığı bir hayat… Dünyaya bir kere gelip böyle yaşamak kolu olmadan doğan bebek gibidir. O kolu oraya kimse getiremeyecek. Hiçbir güç hiçbir çaba, emek ,para bu eksiği kapatamayacak. Bir yanın hep eksik, bir yanın da her an eksilebilir korkusu var. Sevilmek bazen çok uzak… Hayat yorucu. İnsanlar sandığımız kadar masum değil. Baba kelimesinin lügatımda olmaması ne kadar acımasız. Çocukluğumun eksik yanlarını doldurmanı istiyorum senden Yapabilir misin ? Yapmanı istiyorum… MT.
büyüdükçe unufak
Herkesin hayatı kendineymiş.Kiminin çiziği öbürü için bulunmaz nimetmiş.Kime neden ağladığı sorulmazmış.Biri diğerini anlayamayacak şekildeymiş hayatlarımız.Nefes verirken unutmak istediklerimizi de gönderirmişiz bu yüzden herkesin soluk alması da vermesi de farklıymış.Nefesini alırken kimin içine ne umutla ne çektiği bilinmezmiş.Umutla mı çekti o da bilinmezmiş.Sahi yaşamak istiyor mu kendini mi ikna etmeye çalışıyor olduğu nefeste saklıymış.Kiminin korktuğu şey öbürüne umut olabilirmiş.Yaşadıklarımız da yaşayacaklarımız da sadece bizeymiş.Acılar da varmış mutluluklar da ama acılar daha çok unutulmuyomuş sanki.Gelenler gideni aratır derlermiş o hesap.Giden de kalan da birbirinden ayrılamayacaklarmış ama birleşemeyecek kadar da ayrıymışlar.Biri sonrasını bilmiyormuş diğeri öncesini.Sadece diğerleri onları birleştirebiliyormuş ama bunun da onlara acı dışında bir katkısı yokmuş.Unutulmaması gereken şeyler de unutuluyomuş ama kim nerden bilsin unutulmaması gerektiğini.Bir şekilde devam ediyormuş,etmek zorundaymış hayat boşluk hissiyle beraber.Sonra da her birikmişlikte bir pay alıyormuş akıyormuş gözlerden bir tek kelime bile ağır gelerek.Sahi nasıl dünyanın en basit kelimesi dile ağır geliyormuş?
Paulo Valery: Yaşamak için unutmak lazımdır. Lacan: Hasta hatırladığı için iyileş(e)mez. Nietzche: Unutan iyileşir.
Çığlık çığlığa ilkel yanım
Geçmişte anlaşılmadığımı düşünürdüm Meğer anlamamışım hiç insanları.. Rakı ve karanlıklarım... Yaşamak için Unutmak gerekirmiş yaşanmışlıkları..
Reklam
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
“Ne güzeldir yaşamın henüz neresinde olduğunu bilmezken, yaz mı kış mı bilmezken, yanaklardan yaşlar süzülerek o yaşlarla kendini ömür boyu sulayacak sarnıcı doldurmak, biriktirmek. Ne güzeldir o hapishanenin bahçesinde çiçek yetiştirmek ve dünyanın omuz omuza sımsıkı doluluğunu yapayalnızken hissetmek. Ne güzeldir hiç beklemeden yirmi yıl beklemek ve kendine mahcubiyetle elini uzatmak. Ne güzeldir unutulmak ve kendini unutmak. Ne güzeldir kendini sevmek için değil görüp duyduklarınla hatırlamak. Mor salkımlar, bal çiçekleri, taş yosunları, kertenkeleler ile bir dili konuşmak. Ne güzeldir suçsuzken ağlamak, yol görmeden yürümek, uçup gitmiş ipek böceği kozalarını biriktirmek, ipeğe ve kaynamaya inanmamak, mercanköşk dalına yaslanarak ama eğmeden yaşamak. Okunan ve içeriyi kanatarak yol alan her dizeye rağmen dışarıya tebessüm etmek, şairin acısını dindirmek, etraf bütün duyulana bîgâne iken içeride kazına kazına yol açan her dize ve düşünceyi ağrıya rağmen ele vermeden içinde tutmak, onlarla, çevrenin uğultusuna karşı gitgide sessizleşen bir içeri ile yaşamak.”
Şule Gürbüz
Şule Gürbüz
Öyle miymiş?
Öyle miymiş?
653 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.