Yan yana uzanmış mezarlıklar gördüm,
ıssız kentleri vardı.
Onlar da bir zamanlar şendiler, mutluydular.
Sevdiler, sevildiler, kırıldılar, yok oldular.
Toprağın üstünde yeşil kabartılar,
belki de yaşıyordur, ama unutuldular.
Arkamda bir Yahudinin iç çekerek şunu söylediğini duydum:
"Ne yapalım? Savaş bu ... "
Sürülenler çabuk unutuldular. Gidişlerinden birkaç gün sonra Galiçya'da oldukları, çalıştıkları, hatta kaderlerinden memnun oldukları konuşuluyordu.
Günler geçti. Haftalar, aylar. Hayat normale dönmüştü. Bütün evlerde sakin ve güven verici bir rüzgar esiyordu.
Tüccarların işleri iyiydi, öğrenciler kitaplarına gömülmüş yaşıyor, çocuklar sokakta oynuyordu.
Böyle giderse; ne neşe ne tembellik hakkı. Hiçbirsi çocuklar gibi olmaz. Çiçek gözlü çocuklar... Unutkanca şimdiye dalarlar.
Pekala bahar, nicesi kış. Yazı unutsam. Kocaman bir çınara yaslansam. Ellerim dalgalara bağlı. Dişlerim tiril tiril. Rüyalarım kuru soğuğa haciz.
Sana baksam, hiç inanmadım desem... Ama söylediklerim bir sır olsa.
Kış duymasa, gece utansa. Korkakça bir söz çıksa dudaklarımdan:"yalnızlık geçici ama yaz değil."
Un ufak geçse yıllar. Bir kuru dal,belki bir orman. Bir kalem, bir ısmarlama ceket.
Çoğu unutuldular. Hatırda kalanlar, kirli bir kağıdın üzerinde yazanlar.
yan yana uzanmış mezarlıklar gördüm,
ıssız kentleri vardı.
Onlar da bir zamanlar şendiler,mutluydular.
sevdiler, sevildiler,kırıldılar, yok oldular.
topraklar üstünde yeşil kabartılar,
belki de yaşıyordular, ama unutuldular.