"...Ben şu doğudan hoşlanmıyorum.
Ben buradaki bu havadan, benim ruhumla hiç uyuşmayan bu yabancı ruhlardan hoşlanmıyorum! Şunu kaç kere okudum size, çevirdim yazdım, siz de okudunuz...” Refik’e önceden okuttuğu Hölderlin’i gene heyecanla ezbere okudu. Sonra cümleleri teker teker hatırlayarak Türkçeye çevirdi:
“Tıpkı muhteşem bir Despot gibi doğu, gücü ve göz kamaştıran ışığıyla insanları yere çalar, insan orada daha yürümeyi öğrenmeden diz çökmek, konuşmayı öğrenmeden dua etmek zorunda kalır!" Bunu kaç kere okudum size, bana hak verdiniz, şimdi ne oluyor?”