Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ruh Adam'ın ilk bölümünde anlatılan Uygur masalı bitince (adları verilmeyen) bir kadın ve bir erkek bu masal hakkinda konuşurlar. İlk bölümde adları verilmeyen bu kadınla erkeğin Ayşe ile Selim çifti olduğu muhakkaktır. Kadın, bu masalın Mete zamaninda geçmiş olabileceğini söyler ve ilâve eder: "Senin sevgili Mete'n zamanında..." Mete'nin ismini işitince gözleri parlayan erkek şöyle karşılik verir: "Bu iğrenç asırda yaşamaktansa Mete zamanında dünyaya gelmiş olmayı tercih ederdim." Görüldüğü üzere erkek (Selim Pusat veya Nihal Atsız) bedeniyle içerisinde bulunduğu yirminci yüzyıldan tiksinmektedir. "Mete zamanında dünyaya gelmiş olmayi tercih ederdim,” itirafına karşılık olarak kadın (Ayşe) şöyle der: "Kim bilir? Belki o zamanda da yaşamışsındır. Bu masalda nasıl Mete devrinin izleri, unsurları varsa sende de o zamana ait çok şeylerin bulunduğu muhakkak... Şu farkla ki masalda o zamana ait şeyler kırıntı şeklinde bulunduğu halde sende Yirminci Asır kırıntı olarak yaşıyor. Denilebilir ki sen Mete ordusunun hiç ihtiyarlamadan bugüne erişmiş bir subayısın."
Atsız'ı kaybedeli 45 yıl oldu. Bir fikir, ülkü ve bilim adamının, bir sanatçının ölümünden 45 yıl sonra da yaşaması önemli bir olaydır. Atsız'ın eserleri, yaşadığı döneme göre bugün çok daha fazla okunuyor. Onun birkaç kitabının 04.12.2020 tarihi itibarıyla, kitapyurdu.com'daki satış ve yorum sayılarına bakarak ne kadar çok
Reklam
Ruh Adam'daki mekanlar
Olayların Geçtiği Mekân: Baştaki Uygur masalı bir yana bırakılırsa eserin mekânı, Atsız'ın Maltepe Feyzullah Caddesi'ndeki 9 numaralı evi, Maltepe civarı, Erenköy Kız Lisesi ve Süleymaniye Kütüphanesi'nin bahçeye bakan camlı bölmesidir. Fakat Atsız mekânla ilgili ayrıntılara yer vermez. Şeref'in resminin duvarda mı, masada mı olduğunu neden sonra anlarız. Selim Pusat'ın evinin 2 katlı olduğu da Erzurum'dan gelen telgraf dolayısıyla anlaşılır. Selim aşağı kata inerek kapıyı açar. Evin, okulun, iş yerinin, Çamlı Koru'nun ayrıntıları romanda yoktur. Şahısların fizikî tasvirleri de son derece sınırlıdır. Romanda öne çıkan olaylar ve şahısların ruhî tasvirleridir. Çamlı Koru belki de Bağdat Caddesi ile Mimar Sinan Caddesi'nin kesiştiği köşede bulunan Maltepe Çamlık Çay Bahçesi'dir. Bugün de burada çamlar bulunmaktadır. Şeref'in mezarının bulunduğu mezarlık, Adatepe’deki mezarlık olabilir. Selim Pusat'ın bir defa gittiği meyhane de Yağmur Atsız'ın bahsettiği Eski Maltepe Çarşısı'ndaki meyhane (2005: 204) midir acaba? Ayşe Pusat ailesi ve arkadaşlarının bir kır gezintisi için gittikleri Huzur Çayhanesi'nin yerini de bilmiyoruz. Romanda ayrıntılı tasvirler bulunmadığı için bu mekânlar hakkında şimdilik kesin şeyler söyleyemiyoruz. Ancak Selim Pusat'ın evden çıkınca dolaştığı yerlerin Maltepe Feyzullah Caddesi civarı olduğu kesindir.
Masalın eski Türkçe karşılığı "ötkünç"tür. Uygur sözlüğünde "öd" nasihat anlamındadır. Öd vermek, nasihat vermek, ötkünç de, nasihat verici yahut kıssalı söz, hikâye anlamına gelmektedir.
Bin yıllık bir Uygur masalı
Kamlançu ülkesine bahar gelip de kuşlar ötüşmeye başlayınca, ağaçlarda ve yerlerde çiçekler açınca Yüzbaşı Burkay yine o büyük çam ağacının yanına geldi. Parlak bakışlı, ay yüzlü kızı orada gördü. Yüreğine od düştü. Yeryüzü gözüne karanlık oldu. Ona yaklaşıp şöyle dedi: “Yüzün aya benziyor. Kaşın yaya benziyor. Gözlerin yeşil alası. Saçların
Türk Büyüklerine Saygı Bir milletin kendi büyüklerine saygı göstermesi de millet olmanın büyük vasıflarından biridir. Büyükler, tarih dersi kitaplarında dile getirilmekle başlayan, anıt ve heykelleri dikilmek, anma günleri yapılmak suretiyle devam eden vefakârlıklarla saygı görür. Daha ilkokul çağındaki çocuk, tarih kitabında okuduğu büyüğü
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.