Mutlu ve mutsuz anlarda ortak bir sabırsızlık vardır, bilirsiniz. Beklemeye tahammülümüz yoktur, ne olacaksa olsundur iyi veya kötü. Hâlbuki belki yıllarca bir dert çekmişizdir ya da bu mutlu son için ne mutlu günleri geride bırakmışızdır. Belki de ertelemişizdir hep; dur bakalım demişizdir, yarın olsun, bayram olsun, bir uyuyalım, uyanalım...
ÖYLE BİR HİKÂYE
Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri:
– Atikali, Atikali! diye bağırdı.
Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Çevresinde dört mavi dünya vardır. Ancak rüyamızda görürüz onları. Boşver biz bize yeteriz. Fosil yakıtla nereye kadar gideceksin zaten? Fosilden sana yar olmaz. Güne şin enerjisinin neyi eksik? Ya mesir macunu yemiş bir bakire olan füzyonun neyi eksik? Fosil yakıtla gaza bas bas sonra da boka bat. Sera etkisi, Sera tepkisi. Sera bir gün tepecek