Anneye gelince, yoksul ve hüzünlü görünüyordu. Üzerin de köylü giysisine dönüşmeye yüz tutmuş bir işçi giysisi vardı. Gençti. Güzel olduğu söylenebilir miydi? belki de; ama bu haliyle hiç de öyle görünmüyordu. Bir tutamı dışarıya sarkan ve oldukça güre benzeyen sarı saçları çirkin, dar ve çeneden bağlanmış bir başlığın altına sıkıca hapsedilmişti. Güzel dişler gülünce ortaya çıkar ama o hiç gülmüyordu. Gözleri uzun zamandır kurumamış gibiydi. Solgundu, çok yorgun, hasta bir hali vardı; kucağında uyuyan kızına evladını besleyen bir annenin kendine özgü edasıyla bakıyordu. Malullerin burunlarını sildiklerine benzeyen, bir atkı gibi katlanmış geniş, mavi bir mendil göğsünü beceriksizce gizliyordu. Güneşten esmerleşmiş, çil lekeleriyle kaplanmış ellerinin işaret parmakları sertleşmiş ve iğneyle delik deşik olmuştu, üzerinde yünden kahverengi bir pelerin, kumaş bir elbise, ayağında kaba ayakkabılar vardı. Bu kadın Fantine'den başkası değildi.
Yazar Zara karakterinin Kozayı dünyaya getirip onunla ilgilenmesi ve çalışması şeklinde bir annenin hikayesinden kesitlerle bilimsel bilgileri birlikte veriliyor. El-alemin söylediği cümlelerin yanlışlığını anlatarak annelerin içini rahatlatıyor.
Kitaptan notlar (özet) :
5.aya kadar bebek annesiyle ayni bedende olduğuna ona bağımlı olduğuna
Taksideyim, gozum taksimetrenin kosesinde yazan sate takiiyor, 23.18. Otobusum 18 dakika evvel Esenler’den hareket etmis olmali, yani 12 dakika icerisinde Dudullu’daki terminale yetismem gerek.
“Biraz daha hizli olabilir misiniz, rica etsem”
“Na’piyim abla, ceza mi yiyelim. Erken ciksaydin evden madem.”
Ah su sehir ve taksicileri, bu sehri