- Okuduğum bölümden hiç memnun değilim. Vantrilok olmak istiyorum. Buna gönül verdim. Artık çok mu geç?
Döndüm , baktım.
- Yavrum , ağzın oynamıyoor...
- İşte onu diyorum.
- Aa...
Kalemleri tekrar kalemliğe koydum.
- Of... Ne yapmalıyım peki?
- Bir daha yap bakayım. Ay , ne kadar enteresaan...
Quinn’in dönüştüğü üçlü kimlikte Wilson bir tür vantrilok görevi üstlenmişti. Quinn’in kendisi kuklaydı, Work de bu oyunun sesiydi. Wilson bir yanılsama olsa bile hiç değilse öteki iki kişinin hayatlarını geçerli kılıyordu. Wilson var olmasa bile hiç değilse Quinn’in kendi olmaktan çıkıp Work’e geçmesini sağlayan köprüydü. Ve yavaş yavaş Work, Quinn’in hayatında kendine bir yer edinmiş, onun içindeki kardeşi, yalnızlığının yoldaşı olmuştu.
Dudakları kıpırdamadan, sesi kendi ağzından çıkmıyormuş gibi konuşabilme becerisi olan, bu becerisiyle, sahnede tek başına olduğu halde karşılıklı iki kişi konuşuyormuş gibi gösteri yapan kimse.
Paul Auster - New York Üçlemesi 1 ‘Cam Kent’ syf. 13
''...Quinn'in dönüştüğü üçlü kimlikte Wilson bir tür vantrilok görevi üstlenmişti. Quinn'in kendisi kuklaydı, Work de bu oyunun sesiydi. Wilson bir yanılsama olsa bile hiç değilse öteki iki kişinin hayatlarını geçerli kılıyordu...''
Ne kadar kısa yaşarsak yaşayalım, zaten uzun süremez. Ölene kadar, müzik kadar, renk kadar, ses kadar; çalınan müziklerin, sürülen kokuların, söylenen sözlerin, seslerin, renklerin sürdükleri kadar.
Oysaki, hepsi sakat ve ayarsız; gülsen de, kaçsan da, dönsen de tökezlemişsin. Daha da kısalsın istiyorum zamanlar. Nedir küskünlüğüm bilmiyorum. Uğursuz doğmuş olanlar ay ışığında, uykuya sığınırlar yaşadıkça.