- General iki bin kölesi olan köyüne gidip yerleşmiş, bir çalımı varmış ki sorma; daha az varlıklı komşularını küçük görüyor, onlara birer yanaşması, soytarısı gözüyle bakıyormuş. Yüzlerce av köpeği besliyormuş, hepsi resmi giysili yüze yakın da atlı köpek bakıcısı varmış. Uşakların birinin oğlu, sekiz yaşında bir çocuğun attığı bir taş, generalin sevgili köpeklerinden birinin ayağına gelmiş bir gün. "Sevgili köpeğim niçin topallıyor?" Küçük çocuğun taş attığını bildirmişler ona. General yukarıdan aşağı süzmüş çocuğu, "Sen yaptın bunu ha, tutun onu!" Annesinin elinden almışlar çocuğu, ahıra kapamışlar, sabah gün ağarırken general tüm hazırlıkları tamam, av için çıkmış, atına binmiş. Hizmetçileri, köpekleri, köpek bakıcıları, avcıları, hepsi atlı olarak çevresindeymiş. Uşakları ibret olsun diye toplamışlar. En önde de suçlu çocuğun annesi... Çocuğu dışarı çıkarmışlar. Puslu, soğuk bir sonbahar sabahıymış, av için bulunmaz bir gün... General, çocuğu soymalarını buyurmuş, çocukcağızı çırılçıplak etmişler. Tir tir titriyormuş, korkudan dili tutulmuş, ağzını açmaya cesareti yokmuş... "Koşturun onu!" diye komut vermiş general, köpek bakıcıları, "Koş, koş!" diye bağırmaya başlamışlar, çocuk başlamış koşmaya... "Tut!" diye haykırmış general, zağarlarını eşinden salmış. Anasının gözü önünde köpeklere parçalatmış yavrusunu!..