Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sararmış bir kitabın son sayfasından Okursun son şiirini gecenin Bir bardak çayını içersin; acı Bir varmış, bir yokmuş dersin.
- General iki bin kölesi olan köyüne gidip yerleşmiş, bir çalımı varmış ki sorma; daha az varlıklı komşularını küçük görüyor, onlara birer yanaşması, soytarısı gözüyle bakıyormuş. Yüzlerce av köpeği besliyormuş, hepsi resmi giysili yüze yakın da atlı köpek bakıcısı varmış. Uşakların birinin oğlu, sekiz yaşında bir çocuğun attığı bir taş, generalin sevgili köpeklerinden birinin ayağına gelmiş bir gün. "Sevgili köpeğim niçin topallıyor?" Küçük çocuğun taş attığını bildirmişler ona. General yukarıdan aşağı süzmüş çocuğu, "Sen yaptın bunu ha, tutun onu!" Annesinin elinden almışlar çocuğu, ahıra kapamışlar, sabah gün ağarırken general tüm hazırlıkları tamam, av için çıkmış, atına binmiş. Hizmetçileri, köpekleri, köpek bakıcıları, avcıları, hepsi atlı olarak çevresindeymiş. Uşakları ibret olsun diye toplamışlar. En önde de suçlu çocuğun annesi... Çocuğu dışarı çıkarmışlar. Puslu, soğuk bir sonbahar sabahıymış, av için bulunmaz bir gün... General, çocuğu soymalarını buyurmuş, çocukcağızı çırılçıplak etmişler. Tir tir titriyormuş, korkudan dili tutulmuş, ağzını açmaya cesareti yokmuş... "Koşturun onu!" diye komut vermiş general, köpek bakıcıları, "Koş, koş!" diye bağırmaya başlamışlar, çocuk başlamış koşmaya... "Tut!" diye haykırmış general, zağarlarını eşinden salmış. Anasının gözü önünde köpeklere parçalatmış yavrusunu!..
Sayfa 338 - İletişim Yayınları
Reklam
Bir varmış bir yokmuş. Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde. Develer tellal iken, pireler berber iken, ben anamın be- şiğini tıngır mıngır sallar iken. İp koptu, beşik devrildi. Anam kaptı maşayı, babam kaptı meşeyi, döndürdüler dört köşeyi. Dar attım kendimi dışarı.
Sessiz bir rüyadan geçersin; âlem Bir varmış, bir yokmuş dersin
Ümitlerin kaderi, biri yok olduğunda diğerinin ortaya çıkmasıdır.
Sayfa 229 - KırmızıkediKitabı okudu
Reklam
Mesafe almak diye bir şey yokmuş, mesafeyi anlamak varmış.
Sayfa 160 - iletişim yayınları, ikinci baskı, 2013
Meğer öğrenilecek, bilinecek ne çok şey varmış, bunda sınır yokmuş, ben her şeyi bildim demenin imkanı yokmuş, bilmek bir yemek ise bu yemeği yedikçe insan daha fazla acıkıyormuş, doymak diye bir şey yokmuş.
Sayfa 157
Ölüm ona acıdı, zavallıcık , ne yazık ki yaptığı yanlışı düzeltecek zamanı olmayacak, hiç kimsenin yeterli zamanı olmaz zaten, tam isteklerine ulaşacak gibi olurlar ama başaramazlar.
Sayfa 199Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.