1980 kuşağının toplumcu şairlerinden Şükrü Erbaş'ın ilk şiiri Varlık dergisinde çıkmıştır.Yolculuk adlı şiir kitabıyla, 1987'de Ceyhun Atuf Kansu şiir ödülüne layık görülmüştür.
Daha nice başarıları vardır kıymetli şairimizin/yazarımızın. Her insan kıymetlidir fakat geçmişten günümüze halen varlığını sürdüren yazar/şair olduğunu bilmek çok mutlu ediyor beni. O varken hâlâ kitaplarını okuyor olmak bir şans gibi. Bilgilerinden yararlanmak kısa da olsa sohbet etmek denk gelir mi bilemiyorum çünkü böyle kitaplar yazan biriyle iletişim halinde olmak kim bilir nasıldır,acaba kitaplarındaki gibi mi yoksa daha mı başka bu sorularım sanırım bitmeyecek...Bir gün son bulur umarım.
Birden çok kitabını okudum Şükrü Erbaş'ın ve bu kitabı da beni derinden etkiledi. Gece başlama isteği geldi ve okurken o kadar derinden etkiledi ki beni bırakıp sindirmem gerekti. Gün içinde devam ettim ve bitirdim ama kanımca kitaplar bitmez gibime geliyor özellikle şiir kitapları çok başka yerlere sahipler benim için. Her an okusan yine de başka anlamlar çıkacak...Başucu kitabı niteliğinde... O kadar içten yazılmış ki bir insanın kalbine dokunmaması, ruhuna işlememesi mümkün değil öyle bir şair/yazar öyle bir eser.
Şule Gürbüz
Sanat tarihçisi, saat tamircisi, şair, felsefeci, tiyatrocu, hikayeci...
cercisanat.com/dergi/1/sule-gu... dergisindeki söyleşisinde der ki:
"İyi yazan herkes biraz şair, biraz felsefeci, biraz mistik, biraz hikâyeci… olabilmek, bunların kamil bir karışımı olmak zorundadır." Kendisi de öyle bir isim.
Zaman
Eğer benim gibi tarihe meraklıysanız, önce Osmanlı ve Selçuklu tarihini tanımak istersiniz ama bir süre sonra Mısır Türk Memlükleri ve Safevileri de tanıma ihtiyacı hissedersiniz.
Bu yıl bu konuları irdeleyen kitaplar araştırırken Türk Tarih Kurumu kitabevinde Faruk Sümer'in "Safevi Devleti'nin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu
Öyle ya, mensubu olduğum dinin mukaddes kitabını yorumlamak hele de bu eserin müellifinin Allah (cc) olduğunu bilmek bile ürpertiyor insanı. Ara ara, Kur’an meali okurdum. Ama bir meali baştan sona ilk defa okudum. Kur’an tektir ama sanki bizlerin onu yorumlaması, ondan istifade etmesi, onu anlaması çok farklı. Çünkü ben bu meali mesela on sene
Bazı olaylar vardır; dillendirilmese de her an bahsi geçer – bunlar karşısında ne delicesine bir hışımla ağlayabilir ne de gerçeği kavrayabilirsiniz – kimi zaman buruk bir gülümseme kimi zaman ıslak bir bakış kimi zaman hazin bir iç çekiş, insana büsbütün tekrar yaşatır o demleri. Hele ki bu olayı her gün tekrar tekrar hatırlamaya ve yaşamaya
Öncelikle selamlar. Kütüphanede minik adımlarla gezinirken böyle bir esere rast geldim. İsminden ötürü farklı senaryolar kurarak kitabı ödünç aldım. Ve iyiki de almışım. Hiçbir zaman hislerim beni yanıltmadı her zaman beni çağıran kitabı buluyorum. Konusuna gelecek olursak isminden ötürü bende sizler gibi kişisel gelişim adına içsel yolculuğa
efendim daha önce deneyimlemediğim bir şey olan inceleme yazmak hususu yüzünden sayıp dökeceklerim için şimdiden kusuruma bakmayın.
sabahttin ali'den ilk kez kanlı canlı bir şekilde eser okuyorum. daha öncesinde alıntılarına denk geldiğim, şiirlerini sanal ortamda tükettiğim bir yazardı. kitabı birkaç yıl önce alıp öylesine dinlendirmişim
Geçmişin ve geleceğin siyah, beyaz gibi birbirinden net bir şekilde ayrılan keskin bir yapısı ne yazık ki bulunmuyor. Yapılan her şeyin ya dünde ya da bugün ve geleceğe yansımaları meydana geliyor. Evet, dünde yaşanan dünde kaldı, peki yarınlar? Birinci Dünya Savaşı'nın izleri hâlen günümüzde devam ediyor. Peki ya bunun ikincisinin? Savaşın
Aylin Balboa ile Kafa dergisinde tanışıp, kalemini çok sevmiştim. Kitaplaşınca çok iyi olmuş. Keyifle okudum, eğlenceli bir kitaptı.
Alıntılar; Su samurları, akıntıyla farklı yerlere sürüklenmemek için uyurken el ele tutuşurlarmış. Bu bilgi azıcık ağlamama neden oldu ama o akıntıdan bahsetmeyeceğim, olayı dramatize etmek istemiyorum. Ben asıl
