Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Jack london okumayı en sevdiğim yazarlardan biridir her kitabı insan zihninde bir yolu daha açar diyebilirim bu kitabıda öyle bir kitaptı benim için özellikle pandemi gibi bir süreçten yeni yeni çıkarken bu kitabı okudum ve 110 yıl önce yaşamış birisinin böyle bir kitap yazması çok ilgi çekici geldi bana kızıl veba virüsünün covid virüsüne benzer özellik göstermesi de kitabı daha merak uyandırıcı yaptı benim için hem virüs hemde insanların virüse tepkileri benim tüğlerimi ürpertti ve bir solukta okudum kitabı. zaten Jack london ileri görüşlü bilimsel ve sosyolik kaynaklı yazdığı için insanlık konusunda her kitabında muhteşem çıkarımlar var zaman ayırmaya değer bir kitaptı
Kıyamet Sonrası Edebiyatı
Koronavirüs'ün yeniden patlak verdiği şu günlerde "afili" bir salgın hikâyesi okumak oldukça etkiliydi. London, dünya edebiyatının en önemli yazarlarından... Bu, sugötürmez bir gerçek elbette. Doğrusu bu kitabı okurken bu kadar keyif alacağım aklıma gelmezdi. Özellikle yazarın yüz sene sonranın nüfus, haberleşme ve sosyal durumu ile ilgili kestirimleri müthiş... Bir gün insanlığın sonunun bir salgın hastalık ile geleceği düşüncesi ile bu kitabı okumak da tüylerimi fazlası ile ürpertti. Velhasılkelam bu kitabı okumanızı özellikle tavsiye ederim.
Keyifli okumalar. :)
72 syf.
8/10 puan verdi
Kızıl Veba - İnceleme
"Kızıl Veba" benim için bir yazılı filmdi. Okurken kitap okuduğumu unuttum adeta kitabı yaşadım.
Kızıl Veba 1912 yılında yayımlanmıştır.
"Kıyamet Sonrası Edebiyatı" olarak isimlendirilen edebî türün ilk örneklerindendir.
Kızıl Veba'da 20. yüzyılın başından yüzyıl sonrasına hatta bugünün dünyasına kadar bakan Jack london'ın öngörülerindeki keskinlik, kitabı bir klasik olmanın ötesinde günümüz için hala canlı bir roman kılıyor.
Kitap okumayı sevmeyenlerin bile tek solukta okuyabileceği harika bir kitap. Okumadıysanız, okumanızı öneririm.
Çok yakın bir tarihte küresel bir pandemiyle hem-hâl olduğumuz gerçeğini hızlıca unutmuş gözükse de, insanlığın virüse karşı yürüttüğü birliktelik fikri daha da hızlı unutulmuş gibi sanki... Salt çıkarların ön planda olduğu dünyaya tekrar geri döndük insanlık ve barış kelimeleri adeta bir türlü yan yana anılamayan ayıplı kelimelere geri döndü. İyiyi, yardım severliği, paylaşmayı ve anlaşmayı ısrarla bir kenara bırakıyor, kötüyü, itham etmeyi, yok etmeyi ve birbirimizi düşman bellemeyi önceliğimiz sayıyoruz. 21.yy'da insanlık bir kez daha eline geçirdiği birlik ve beraberlik şansını yok etmeyi seçti. Savaş çığırtkanlıklarını destekleyen insanlar yüzünden önümüzdeki yüzyılı baştan ayağa değiştirebilme potansiyeli olabilecek binlerce insan yok olup gitti. Kendine zafer kazanmayı şiar edinmiş savaş Baronlarının ve onları çıkarları için destekleyen şarlatanların manipüle ettiği kitleler çoktan gelmesi gereken dünya barışını her geçen günle birlikte biraz daha bizden uzaklaştırıyor. İnsan seçimleriyle var da olabilir, aynı seçim anlayışıyla tüm insanlığı yok da edebilir. Bütün ulusların tekil barışı dünyada sağlanacak tümel barışa bağlıdır. Tek başına bir sulh ortamı yaratmak nerdeyse imkansızdır. Umarım çeyreğini bitirdiğimiz bu yüzyılda asrın geriye kalan kısmını daha iyi kullanırız.
Veba kitabından sonra konuyla ilgili olduğu için bu kitabı da okumak istedim.
Fazla zamanınızı almayacak ve keyifle okuyacağınız bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Kitapta genel olarak bir dedenin torununa anlattığı yıllar önce ortaya çıkan ve birkaç kişi hariç dünyadaki herkesi öldüren kızıl veba salgınından bahsediliyor.Gelişmiş bir uygarlığın bir salgınla nasıl da ilkel bir yaşam tarzına döndüğünden bahsediliyor. Aslında bir nevi şu anki bilgi birikimimizin son yüz yıla göre bile ne kadar da çok arttığını gözler önüne seriyordu. Çünkü profesörün(dede) torunlarına salgını anlatırken kelime seçerken zorlanması, daha basit hâle çevirmeye çalışması veya onlara mikroorganizmaları, en basitinden sayıları bile öğretmeye çalışması bunu ortaya koyuyor.
Son olarak, kısaca demem gerekirse akıcı bir dille olay örgüsünün anlatıldığı güzel bir kitaptı.
Kızıl Veba
Corona ile bağlantı kurulan bu kitap geçmiş hakkında bilgi sahibi olmamı sağladı. Zaten 61 sayfalık bu kitap dilinin akıcılığı sayesinde film tadında bir kitap oldu .