Nazım Hikmet’i azıcık da olsa anlayacak kudrette gibiyim de anlatacak kudrette değilim. Olamadım olamıyorum ! Şairler şiirlerini bazen şiir yazmış olmak için yazmış olsa ne kadar kolay olurdu. Saçma sapan oldu değil mi temennim? Hani diyorum , sadece okusam , meraklanıp detayına inmesem , ne kadar kolay. Ruhun dinlensin, beynin
3.4.21
Bu gece yağmurum çok sevgili, bu gece hasret çok, vuslat diye hayal edilen o beyaz gecenin hasıl olacağı gün bugün; sen yoksun, beyazlık yok, vuslat yok. Bir uzun yol çizmişler iki gövde arasına, sanki her türlü nedamet orada, sanki her türlü ermanlık da orada, sanki yokuşlarla düzlükler birbiri içeri ve sanki bize hep dikenli tellerle
"Her insanın bir öyküsü vardır ama her insanın bir şiiri yoktur"
Düşünüyorum da bir zamanlar ;
Susmak zorunda kalıyor olmak ne zordu.
"Ön yargılardan uzak
Eğilip içimize baksak."
Herkese , beklenen her yere aynı anda yetişmekten vazgeçiyor insan. Bir kere konuşan, ifade eden oldun mu, sanki hep bunu yapman gerekiyormuş
1988'de Mardin'in Kızıltepe ilçesinde doğdu, gözlerini açtığında "ulan ne kadar az insan varmış burada" dedi ve kimseye ilk kez bir şey anlatamadı. Hayal kırıklıklarıyla dolu hayatı onu taa buralara kadar sürükledi ve kendisini buldu. Kendini bulduğunda da her şey için çok geçmişti, çünkü bir şeyler yazıyordu ve hiç bir şey geçmiyordu. Aksine, filizleniyordu.
Allah'a inanıyordu, annesine inanıyordu, saygıya sevgiye inanıyordu, acıya inanıyordu, aşka hep inanmak istiyordu. Elma şekerine kanıyordu, umutla bakan gözlere kanıyordu, dostlarına kanıyordu, sigarayı içine çekip hiiiiiii babam geldi diyordu... Büyüyordu!
Okumak istiyordu, ama ne zaman bir şeyler okusa daha ilk paragrafta hayallere dalıyordu. Kurduğu hayaller okuduğu romanlardan daha akıcı geliyordu. Şiir yazıyordu, insanlar şair diyordu. Bazen şiyir yazıyordu insanlar şayir diyordu. Bazen hiç bir şey yazmıyordu insanlar hiç bir şey demiyordu. Herkes susuyordu, herkes bir şeyler susuyordu sessizce.
Şuan 35 yaşına geldiğini düşünüyorum ama sadece rakam olarak. Bazen çocuk bazen ihtiyar görüyorum onu. Bazen olgun bakıyor bazen dolgun. Onu kimse anlamıyor, o da kimseyi anlayamıyor bu yüzden insanlarla çok iyi anlaşıyor.
Size selamı var kendimin. Öyle işte.
Vesselam!