az sayıda, bir şeyleri fark etmiş olanlar,
ahmaklık edip taşan yüreklerini susturamayan,
halka duygularını, görüşlerini açıklayanlar,
ezelden beri çarmıha gerildiler ve yakıldılar.
Güzelim benim, bir tanem, ne kadar güzel bir erkeksin sen biliyor musun? Ah Akim, bir genç kızın bir erkeğe ne kadar güzelsin diyebileceğine asla asla inanmamışımdır. Senin de okşanacak, sevilecek, şefkat gösterilecek bir tabiatın olduğunu öğrenmeme izin verdin.
Bazı gece yarıları uyanır, beni, kendisini seyrederken bulurdu. Yüzümü okşar, burnumu oynatır ya da göğsüme sokulur, yine uyurdu. İçim büyür, içimde dolunay olur, önünden ince bir bulut geçer, bedenim manzaraya dar gelir, burun direğim sızlardı.
Aşka bir sözcüğün, bir bakışın, ses tonundaki bir değişimin, görünürde hafif bir ilginin yettiğini herkesten iyi bilirsiniz; aşkın en zarif ayrıcalığı kendi kendini kanıtlamasıdır.