"gençliğimi deşmek biçare hançerlerle,
şu rezil çağın cafcaflı üniformasını kuşanmak
'üst'üm olan her elin cebimden çalması
ruhumu bir kadının saçlarının içinde hapsetmek ve
hepi topu talihin uşağı olmak; yemin olsun ki
istemem bunları!
yemin olsun ki denizdeki köpük kadar,
yaz esintisinde savrulan tohumsuz,
şeytanarabası kadar dahi yok gözümde bunlar
hayatımı alaya alan, beni tanımayan bu yalancı budalalarla olmaktansa
yapayalnız kalmak yeğdir bana;
bembeyaz ruhumun günahı dudaklarından öptüğü
o boğuk kavgaların inine dönmektense,
en alçak damlı en yoksul evin ücra köşesine konuk olmak yeğdir bana"
"yaşamının anlamını arayıp arayıp –hep bulduğunu sanıp, hep bulamadığını anlayıp– hep yeniden araman, doğrudur: yaşamın anlamı tam da odur işte: hep arayıp arayıp –bulduğunu sanıp, bulamadığını anlayıp– hep yeniden aramak zorunda olduğun..."
"..acıların, kaygıların ve boşluğun ortasındayım. normalin dışında bir mutlulukla geçen, geride bıraktığım haftalara hayretle bakıyorum, yaşadıklarım sanki bir düştü. şu anda uyandım ve bu güzel düş bitti."
"kargaşa. ve kolayca yıkılan inançlarım benim, benim en sağlam, en dağınık ellerim. sabahı nasıl tetikte bekliyorum. şafakla damar damara seviştiğini görmek için bilgeliğin. ve onarıyorum nasıl hızla kendi gücümü. nasıl bir soylu boşluğa çılgınca kayıyorum. ey yangınlar artığı! her yangından arta kalan gerçek şey
çoğalt beni."