Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

eylem

eylem
@wave2eylem
19 𓇼 infj olabildigince karakteristik ama gosteristen uzak
ben o zamana kadar tuhaf bir erkeğe rastlamış değildim dedim yanaklarımı ya da saçımı okşayan yumuşak eller tantmıştım sevgilim de öyle olur sanıyordum
Reklam
gardiyanlar avlu merdivenlerini çıkıp idareye giden dış kapıyı da kapatırlar. akşamı götürürler anahtarlarıyla birlikte. yıldızları da...
kırk iki yaşındayken bir gün sırtımda soluk almamı zorlaştıran bir ağrıyla doktora gitmiştim. adam bunu hiç önemsemedi: "sizin yaşınızda bu ağrı doğaldır," dedi. "öyleyse," dedim, "doğal olmayan benim yaşım."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
birbirini sevdiği halde birbiriyle mutlu olamayan iki kişiden daha acıklı ne olabilir ki?
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
en iyi kalbiyle görür insan. gözler görülmesi gerekeni göremez.
artık insanların hiçbir şey öğrenecek vakti yok. her şeyi satıcılardan hazır alıyorlar. ama dost satan bir satıcı olmadığından, insanların dostları da yok artık.
sen benim için diğer yüz bin küçük oğlan çocuğuna benzeyen bir oğlan çocuğundan başka bir şey değilsin. sana ihtiyacım yok. senin de bana. ben de senin için diğer yüz bin tilki gibi bir tilkiyim sadece. ama eğer beni evcilleştirirsen, birbirimize ihtiyaç duyarız. benim için dünyada tek olursun. ben de senin için öyle.
ben de eşsiz bir çiçeğim var diye kendimi zengin sanıyordum. oysaki sadece sıradan bir gülüm varmış. biri o, diğeri de boyları dizlerime gelen üç volkan. hatta bir tanesi belki de hep sönmüş kalacak. bunlar beni büyük bir prens yapmaz.
Reklam
sonra ismini görmüştüm, bir anda pek çok şey anlatan ya da aynı anda hiçbir şey çagrıştırmayan o beş harfli sözcüğü...
Sayfa 108Kitabı okudu
ama benim seçimim değildi, hayır, bir ölümün, sonra bir başkasının ardından kış rüzgarıyla dolu sokaklardan geçip, insanların yeni bir yılı karşılamak için yaptıkları hazırlıkları seyretmek, bu anlaşılmaz yazgıyı değiştirmek için, bir daha başlamak için, bir başkasının yerinde olmak için dayanılmaz istek duymak benim seçimim değildi ki... bir zaman, işte o fotoğraflardaki gülen çocuklardık biz, hatırlıyorum, senin dansedişini hatırlıyorum bir yılbaşı gecesi, ne güzel, ne güzel, ne güzel, yavaşça dönüyorsun ve saçların savruluyor patlayan beyaz ışığın altında, mor ışığın, yanıp sönen renkli ışıkların altında, saçlarının savrularak örtüğü yüzünü görmeye çalışıyorum, sanki bunlar - sokaklarda neşeyle yürüyoruz, sonbahar rüzgârıyla, kalın ceketlerimizin yakalarını kaldırmış, yüzlerimiz kızarmış- bir başkasının yaşamı, çok eskiden görülmüş bir film, bir gecede okunmuş bir kitaptan geride kalanlarmış gibi geliyor, öyle uzak, öyle düşsel...
yaşamın bizim sandığımız, bulmaya çalıştığımız gibi bir anlamı yok, olması çok saçma olurdu, yalnızca elle tutmaya çalıştığımız bir rüzgar o ve şimdi artık uzundur bir tek ölümün seslerini taşıyor.
seni de sevmiyorum artık. anlamsız bir ölümle ölmüş olmalısın, şimdiyse bir yerlerde çürüyorsun, artık sevemem seni, çirkin, soğuk bir cesetsin. o yüzden dün, dokunulmamış sandığından eski, afrikalı bebeğini çıkardım annemin, sonra oydum gözlerini, kırmızı boyalar döktüm gözdeliklerine, sonra ağladım, ağladım. perdeleri de ışıkları da kapadım, davis'in o çılgınlığını, bitches brew'u koydum pikaba, sonuna kadar açtım sesini, sonra dolaptan yorganı çıkardım, seviştim bebekle -artık görmüyordu beni, o anlamlı gözleriyle bakmıyordu bana- sabaha dek trompet çığlıkları...
ask sihirli bir yolculuktu, yalnizca bir kez yapilacak bir yolculuk. ve sonraki tum asklar o ilk coskunun yeniden hatirlanmasi, yeniden yasanmaya calisilmasindan baska bir sey degil.
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.