Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Eda Çılgın

Eda Çılgın
@wertherinacilari
“insanın artık kendi varlığını duymaması, cennette olmak adeta.”
Reklam
“...derdimiz eksik gibi niçin başımıza yeni bir sevda satın almalı?”
Sayfa 384Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“insan birini sevmek felaketine uğradı mı esir gibi bir şey oluyor...”
“Bir yüreği derinden sarsmak için, kader her zaman sıkı bir hazırlığa ve şiddetli bir darbe indirmeye gereksinim duymaz; onun dizginsiz biçim verme arzusunu asıl kışkırtan, sudan bir sebeple yıkım yaratmaktır. Biz insanlar, bu ilk hafif dokunuşa kendi kısıtlı lisanımızla sebep deriz ve önemsiz bir sebebi çoğu kez şaşkınlık içinde, yol açtığı muazzam sonuçlarla karşılaştırırız; fakat bir hastalığın teşhisin konmasından çok önce başlaması gibi, bir insanın kaderi de aynı şekilde, olaylar belirginleşip görülür hale gelmeden önce işlemeye başlar. Kader her zaman bir insanın bedenine dıştan dokunmadan çok önce zihninde de, bedeninde de, içten içe yönetimi ele almış olur. Kendinde olup biteni fark etmek demek, artık kendini savunmaya geçmek demektir ve çoğunlukla boşa giden bir çabadır bu.”
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
“Her şey olması gerektiği gibi olmuştu; çünkü bazı insanlar dünyaya aşk için gelmezler, kavuşmanın acı mutluluklarını taşıyamayacak kadar zayıf oldukları için onlarda sadece beklentinin kutsal ürpertisi vardır.”
“...gerçekten, ben bile yazabilirdim bunu; neden yazmamışım? Sonuçta aynı hissediyorum, kesinlikle tam kitapta yazdığı gibi hissediyorum, tam olarak aynı durumdayım üstelik...”
Sayfa 96
Dostoyevski’nin ideali şudur: Olmadığı gibi olmak. Hissetmediği gibi hissetmek. Düşünmediği gibi düşünmek. Yaşamadığı gibi yaşamak.
Sayfa 210Kitabı okudu
Dünyayı genişletenler soğukkanlı bilim adamları, kendi memleketini tanıyan coğrafyacılar değil, bilinmeyen okyanusları aşıp yeni Hindistan’a varan o öfkeli adamlar oldu: Modern ruhun bütün derinliklerine ulaşanlar psikologlar, bilim adamları değil, ölçüsüz yazarlar, sınırları aşan şairler oldu.
Sayfa 183Kitabı okudu
Ergenlik yıllarında, duyusal ve zihinsel uyanma çağında neşeli ve özgür duyguları karanlıklaşır. Belli belirsiz içlerinde bir kuvvetin, esrarengiz bir dürtünün mayalanmakta olduğunu hissederler, içlerine hapsedilmiş bir şey, kaynayan bir şey büyüyüp kozasından çıkmak istemektedir. Esrarengiz bir gebelik (bu içlerinde tohumlanan yeni insandır, ama henüz bunu bilmezler) onları hayallere sevk eder. “Vahşileşmeye varan bir yalnızlık için” basık odalarda, ıssız köşelerde yaşarlar ve düşünürler, gece gündüz kendileri üzerinde düşünürler. Yıllarca bu tuhaf sabitlik durumunda kuluçkaya yatarlar, ruhları neredeyse Budist bir donukluk halinde bekler, kendi bedenlerinin üzerine iyice eğilmişlerdir, kadınlar gibi, ilk aylarda içlerinde atmaya başlayan ikinci bir kalbin sesini duymak için. Gebeliğin bütün esrarengiz halleri üzerlerine çöker: Histerik bir ölüm korkusu, yaşam karşısında duyulan dehşet, marazi ve şiddetli istekler, sapıkça şehvet arzuları.
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
“Kendisi volkan gibiydi, bu yüzden kahramanları da volkan gibidir, çünkü her insan sonuçta kendisini yaratan Tanrı’ya benzer.”
Sayfa 127Kitabı okudu
“Yaşarken sürekli bir ölümü tadan kişi normal insanlardan daha şiddetli bir dehşet yaşar, bedensiz süzülüşü hisseden kişi toprağı hiç terk etmeyen bedenden daha yüksek haz hisseder.”
Sayfa 117Kitabı okudu
“...çünkü dışsal aldırmazlıkla içsel hırs ters orantılıdır.”
“Şimdiye kadar hayatı yalnız okuyarak, dinleyerek öğrendin. Kendi yaşantınla da görüp anlayacaksın... Hele bir ortasına düş, birçokları gibi acılara, dertlere katlan, o zaman... bu kaygılara harcayacak zaman bulamazsın... Güçlerini sakla!”
Sayfa 583Kitabı okudu
“...çoraplarını kendin giymeyi bilmiyordun. Şimdi de nasıl yaşayacağını bilmiyorsun.”
Sayfa 494Kitabı okudu
“...sizi sevdiğimi söyledim, siz de beni sevdiğinizi söylediniz. Aradaki ahenksizliği fark etmediniz mi? Etmediniz değil mi? O halde sonra edeceksiniz; ben uçuruma düştüğüm zaman. Bakın benim halime, düşünün kim olduğumu. Beni sevmeniz mümkün mü? Beni gerçekten seviyor musunuz? Dün, ‘Seviyorum,seviyorum, seviyorum.’ dediniz, ben de size kesin olarak söylüyorum: ‘Hayır, hayır, hayır.’ Beni sevmiyorsunuz ama şunu hemen belirteyim ki yalan da söylemiyorsunuz. Beni aldatmıyorsunuz. Hayır denecek yerde evet diyecek insan değilsiniz. Benim size anlatmak istediğim, duyduğunuz şeyin gerçek aşk değil, sadece bir aşk umudu olmasıdır. İçinizdeki bilinçsiz aşk ihtiyacı asıl gıdasını bulamayınca, hareketsiz ve sade bir alevle yandı; bu çeşit ateşler kadınlarda bir çocuğa veya bir kadına gösterdikleri sevgide ya da nedensiz döktükleri gözyaşlarında, histeri bunalımlarında görülür... Ben baştan size bunu açıkça söylemeliydim: Siz yanlış bir yoldasınız; karşınızdaki erkek, rüyalarınızda gördüğünüz adam değildir. Göreceksiniz, bir gün o adam karşınıza çıkacak; o zaman kendinize geleceksiniz; yaptığınız hatadan utanacak, bana kızacaksınız; ben de bunun azabını duyacağım...”
Sayfa 308Kitabı okudu
Reklam
“...çokları benim bu hareketime şaşarak, ne diye kaçıyor? der; çokları da gülecek. Gülsünler, umurumda değil. Sizi görmemeye katlandıktan sonra nelere katlanamam ki?”
Sayfa 310Kitabı okudu
“Bilmiyordu ki sahte bir utanmayla değil, cesaretle ve uluorta söylenen bir söz dedikoduların iğrenç gürültüleri arasında kaybolmaz, toplum hayatının derinliklerine bir inci gibi iner, kendisine her zaman bir sedef bulabilirdi.”
Sayfa 335Kitabı okudu