Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

S.E.

S.E.
@xb_6783746
Ben yine de kendi hazlarımı insanoğlunun ittifakla verdiği hükümlerden önemsiz görmeyeceğim. Eğer bir şeyi sevmediysem sevmedim demektir, o kadar. (Martin Eden)
Buzlu kahveyi sadece Pera'da, Frenklerin kahvehanesinde veya Frenk şekerlemecisinden alabilirsiniz. Bu ürün imparatorluk tekelinde olduğu için kahve üreticileri ister ham ister öğütülmüş olsun tüm kahve devletten alınmak zorunda. Konstantinopolis'te bu amaç için kahvenin makineler tarafından öğütüldüğü özel bir bina da bulunuyor. Kahve burada genellikle çok sert yapılıyor ve tortusuyla içiliyor ki ben buna alışamadım.
Reklam
Her yerde bulunan, berrak ve iyi suların olduğu çeşmelerin çoğunda, on ya da on iki parlak saf pirinçten kâseyi ferahlatıcı nektarla doldurmaktan ve ister Türk ister Frenk olsun yoldan geçen herkese vermekten başka bir işi olmayan hizmetkârlar bulunuyor. Din, alkollü içecekleri yasakladığı için bira ve şarap salonları burada bulunmuyor. Tanrım! Keşke her yerde böyle olsaydı. Ne kadar çok şeytan var, kötü bir tane değil ki! Hem, böyle olsa niceleri aklını başında tutabilirdi...
Türklerin dürüstlüğüne, Hıristiyanların ve Yunanların dürüstlüğünden daha fazla güvenilebilir. Bir Türk'ün kendisine emanet edilen mallardan bir şey çalması çok nadirdir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1842 yılından Viyanalı bir kadın seyyahın gözlemi.
Türklerin iyi huyluluğu ve nezaketini birçok Frenk örnek almalı. Ve Türklerdeki bu nitelik, Avrupalılara göre iki kat daha fazla övgüye değer. Zira Frenkler benim cinsiyetime saygı duymadıkları gibi, onlara göre biz zavallı varlıkların ruhları bile inkâr edilmeli.
Diyelim gittin buradan, ama insan kendinden kaçamaz ki! Nereye gidersen git, kendi dertlerinden kurtulamayacaksın. Çünkü gittiğin her yere dertlerin de seninle birlikte gelir. Eğer sen benim bildiğim yiğit Yedigey isen, kendine burada egemen olmalısın. Kaçmak yiğitlik değildir. Herkes bir yeri bırakıp kaçabilir, fakat herkes kendini istediği kalıba sokamaz.
Sayfa 355Kitabı okudu
Reklam
Ah, yaşam böyle işte! Dünyaya gelmesen hiçbir şey görmezsin, gelsen dertten kurtulamazsın. Alnımızın yazısı bu. Yaradan bağışlayıcıdır.
Sayfa 275Kitabı okudu
Baştan öyle sanmazdım ama bir insanın ayrılıktan ölebileceğine şimdi inanıyorum.
Sayfa 273Kitabı okudu
Şu dünyada işler öylesine ters gider ki bazen! Teşekkür beklediğiniz yerde umursamazlıkla karşılaşırsınız, kimi zaman düşmanlık gördüğünüz bile olur.
Sayfa 214Kitabı okudu
Çocuklar yetişkinlerin her şeyi bildiğini, güçlerinin her şeye yettiğini sanırlar(...)Büyüyünce bir de bakarlar ki öğretmenleri, yani bizler, sandıkları gibi her şeyi bilen, her şeyin üstesinden gelen kişiler değilmişiz. Onlara öğüt veren bizler meğer alay edilecek, acınacak durumdaymışız.
Sayfa 206Kitabı okudu
Tanrı var ya da yok, o başkaydı, fakat böyle yapması hiç yakışık almasa da, insanoğlu canı istediği, başı sıkıştığı zaman anıyordu Tanrı'nın adını. "İnanmayan bir kişi başı ağrımadığı sürece Tanrı'yı düşünmez," diye bir söz vardır.
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Çünkü insanın bilincinde başlangıç ile sonun, yaşam ile ölümün uyuşmazlığını uzlaştıran yalnızca, bilinmeyen ve görünmeyen Tanrı'ydı. Dualar bu yüzden okunuyordu. Tanrı'ya haykırışımızı işittiremediğimiz, dünyayı insanlar için neden doğmak ve ölmek üzere yarattığını soramadığımız için okuyorduk duaları. Dünyaya geldikten sonra insanlar yazgılarına dualarla katlanıyor, yazgılarıyla dualar sayesinde uzlaşıyorlardı. Duaların hiç değişmemesinin, hepsinde aşağı yukarı aynı sözlerin söylenmesinin nedeni, insanların boşu boşuna sızlanmalarını önleyip yatışmalarını sağlaması içindi. Yüzyıllardır elden ele dolaşarak perdahlanan altın paralar gibi dualar da sağların, ölülerinin başında söyledikleri süzme sözlerdi. Atadan oğula kalan bir gelenekti bu.
Sayfa 125Kitabı okudu
İnsanın elinden malını mülkünü alsalar çalışır, geçimini yine sağlar. Ama onurunu ayaklar altına alsalar artık ondan bir daha hayır gelmez.
Sayfa 102Kitabı okudu
İnsanın ölmesi zor bir işti ama onuruna yaraşır biçimde gömülmesi bundan daha kolay değildi.
Bir şeye ne kadar güçlü bağlandığın önemsizdi, kader tüm bağları ayıracaktı. Bu üzücü de değildi. Bu kaçınılmazdı.
Sayfa 217Kitabı okudu
İnananlarla alay etmek de çok akıllıca değildi. İnsanın bu dünyadan kaybolup gitmesi o kadar tuhaf ve inanılmaz bir gerçek ki bu sırrı çözmeyi amaçlayan tüm tahminlerin hayatta kalmak adına eşit hakları var. Bu dünyada böyle karmaşık bir hayat olmasının, insanın böyle karmaşık bir makine olmasının ve ölümün bunu tamamen sıfırlamasının gerçekten bir anlamı var mı? İnsanın çabaları ve tüm elde ettikleri böyle anlamsızlaşabilir mi? İnsanın ölümün bir son olmamasına, aksine başka bir hayata geçiş olmasına dair arzusu haksız mı?
Sayfa 215Kitabı okudu
595 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.