On beş yıl önce yazmaya başlarken yazıdan ne beklediğimi bilmiyorum. Ama bu arada, yazmanın üzerimde uyandırdığı -ve hâlâ uyandırmaya devam ettiği- büyülenme ve bu büyülenmenin ortaya çıkardığı ve içinde barındırdığı zaafı anlamaya başlıyorum sanki. Yazı beni koruyor. Sözcüklerimin, cümlelerimin, birbirine ustaca bağlanan paragraflarımın, zekice programlanmış bölümlerimin siperi altında ilerliyorum. Ustalıktan yoksun değilim. Hâlâ korunmaya ihtiyacım var mı? Ya kalkan bir prangaya dönüşürse?