Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Koca deniz, dibindeki küçücük taşı nasıl severse, benim de sevgim öylesine yığılıyor üstüne."
Anadolu insanı âlim değildir. İçinden istisnalar çıksa da genellikle ariftir, zekidir. Espriyi bilirler, aşkı bilirler, vatan sevgisini hiç unutmazlar. Toprakla haşır neşirdirler. Çiçeği görüyor, yaprağı görüyor, akan suyun yanı başında eğilip dizüstü su içiyor bu insanlar. Yani dünyanın bir nimet olduğunu biliyorlar. Büyük şehirlerimizde artan ekmekler çöpe gidiyor. Anadolu insanı yolda bir ekmek görse, üfler ya yer onu zayi olmasın diye, yada götürür ayakaltında bulunmayacak bir yere bırakır. Bark budur işte, Anadolu insanı ile büyük kentin insanları arasındaki... Anadolu insanı severse de güzel sever. Bu onuncu sevgilisi, yirminci sevgilisi diye anlatırlar şehirde. Yahu olur mu onuncu sevgili, sevgili bir tane olur. Dönder aktar sev. Bu nedir, bu kepazeliktir doğrudan doğruya, ama Anadolu insanı bunu yapmaz.
Sayfa 127 - Abdurrahim Karakoç ile yapılan söyleşidenKitabı okudu
Reklam
İNSANLAR NEDEN BAĞIRARAK KONUŞUR! İslâm alimlerinden biri talebeleriyle Basra kıyısında gezinirken deniz kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Talebelerine dönüp: "İnsanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?" diye sormuş. Talebelerden biri: "Çünkü sükûnetimizi kaybederiz" deyince mübarek
424 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Eğer bir kız seni uzun, çok uzun bir süre severse gerçek olursun. Ama sadece oyuncak olarak görmez ve gerçekten severse," diye devam etti. "Canın yanar mı peki?" diye sormuş bu kez oğlan. "Bazen. Ama Gerçek olmuşsan, acı çekmekten de korkmazsın." Çok önerilen bir kitaptı "Eksik Parça"... Sürekli karşıma
Eksik Parça
Eksik ParçaMichelle Hodkin · Pegasus Yayınları · 20161,445 okunma
167 syf.
7/10 puan verdi
Aşk'ın farklı anlatımı, ya da aslolan Aşk'a ışık tutan bir kitap. Alışkın olduğumuz aşk hikayelerinden değil bu. Yazar bu duyguyu tarif ederken, sevenin sevilene kavuşmak yolunda geçtiği duraklara değinmiş, ki bunlar: "alaka", "sevgi", "tutku", "aşk", "şevk" ve "kulluk" tur. "Çünkü kim birini severse ona boyun eğer". Bir nevi kul olmayana aşık denilmez, denilemez. Düşündüren ve asıl aşık olunması gereken şeye değinen bir kitap. Ben sindire, sindire okudum, okumaya karar veren arkadaşlara da öyle yapmalarını tavsiye ederim. Ki bu kitap öyle bir günde okunup anlaşılabilecek türden değil. Ve asıl soru: okunmalı mı? Benim cevabım: evet. :)
Aşka Dair
Aşka Dairİskender Pala · Kapı Yayınları · 20202,524 okunma
Öfkelenince neden bağırırız ? Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş. Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: “İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.” “Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.” Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş: “Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz./ Anonim
Reklam
Erenlerden bir zat, müritleri ile gezinirken Dicle nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran iki kişi görmüş. Müritlerine dönüp: -“İnsanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. Talebelerden biri: -“Öfkelendiğimizde sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş: -“Ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş. Müritlerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: -“İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.” der ve şöyle devam eder; “Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.” Daha sonra ermiş zat müritlerine bakarak şöyle devam etmiş: – “Bu sebeple tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak kelimelerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz.” der.
Can Yücel
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden… Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın
Günaydın
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin o’nu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın
Bağlanmayacaksın Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.