Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Merhaba,
Rus Edebiyatının en meşhur yazarlarından modern öykünün kurucusu Anton Çehov, tiyatro yazarlığı yanı sıra öykü yazarlığında kesinlikle işin erbabı. Tek bir kitabını okursanız onu diğerlerinden ayıran ve öykü denilince literatürde neden akla ilk gelen isim olduğunu anlayacaksınız.
Altıncı Koğuş isminden anlaşıldığı gibi bir hapishane koğuşu değil. Akıl hastanesinde bir koğuş. Sıra dışı bir zeka örneği gösteren ana karakter İvan ve Doktoru Andrey'in hikayesi.
Okurken bir taraftan ötekileştirilme, dışlanma, farklı olanı kabullenmeme, yaftalama, yok sayma gibi toplum psikolojisiyle kabullenme, seyir hali, alışıla gelmişlik, tepkisizlik, üç maymunculuk ve ben merkezciliğin bireylere neler yapabileceğini en ince ayrıntısına kadar göreceğiniz ve de en önemlisi hissedeceğiniz bir kitap.
Kitap okunması yeterince kolay ve akıcı şekilde yazılmış. Henry James yaşadığı dönemde çokça eleştiriye maruz kalmış bir yazardır çünkü dönemin baskıcı toplum yapısını gayet anlaşılır ve hissettirir şekilde yazılarına işlemiştir. Özellikle kadınların üstündeki yaftalama ve baskıyı ilgi çekecek bir karakter oluşturarak hissettirmiştir.
Bir aşk öyküsü üzerinden toplum yapısını ve sosyal sınıf ayrımlarını ele almıştır. Sadece sosyal sınıf ayrımlarını değil aynı zamanda Amerikan ile güney-batı Avrupa toplumları arası farklıkları göz önüne sunmuştur. Öyküsünde toplumun dayatmalarını tanımayan bir Amerikalı kadın figürünü üzerinden toplumu net şekilde eleştirmiştir. Henry James'in bu eleştirel yaklaşımı aynı zamanda adını duyurmasını sağlamıştır.
Kitabı okuyup bitirdiğimde, hakkında söyleyebileceğim ilk şeyin ne olduğunu düşündüm. Cevap çok basitti: Bu, bir giriş kitabı falan değil, girişi olmayan ve usul bir ırmak gibi seyir alan bir roman. Ağır, temposuz ve dram yönü ağır basan biyografi tarzı bir epik fantastik. Bu kitabın düşük tempolu olmasının sebebi low fantasy serilerin üstüne
Musa ve Tektanrıcılık - Sigmund Freud
Musa ve Tektanrıcılık - Sigmund Freud
Say Yayınları - Çeviri: Kamuran Şipal
Bitirilen Tarih: 06.02.2021
Uzun süredir zihnimin bir köşesinde okunmayı bekleyen bu kitap, sonunda geçen hafta zihnimi rahatlatmak adına masama okunmak üzere geçiş yaptı. Freud insanlık tarihinin en önemli simalarından birisi. Hasbelkader eğitim görmüş biri onun bazı
Asılacak Kadın
20.11.2020
Yalıda gerçekleşen bir cinayet sonrası üç karakter gözünden olaya,maktule ve mağdura bakış açılarını görüyoruz hatta yaşıyoruz.
İlk karakterimiz ile toplumun neredeyse tamamında hakim olan önyargı, genelleme yapma, yaftalama arzusunu, cahilliğini, kıskançlığını,kadına bakışınıve diğer körelmişliklerini görüyoruz.
İkinci karakterimiz mağdur ile başından geçenleri okuyarak işin aslını öğreniyoruz.
Üçüncü karakterimiz suçlu mu kahraman mı artık okuduğunuzda verirsiniz kararınızı.Yanlışları olsa da doğruyu yapmak istemiş ancak sonuç hiç beklediği gibi olmadı.
*İhtiyarın kahveden adam toplama kurgusu ya bir polisiye romanından ya da başka bir kitaptan oldukça tanıdık geldi.
Yazım hataları : 15(2)-23(3)-121-148.Syf.
Ah Kumru canım Kumru... Seninle ağladım seninle güldüm ve büyüdüm. Köyden çocuk gelin olarak çıkıp şehirli bir kadın olan tüketimin karşı konulamaz bağlılığına yenilen geç bir kadının hayatı bu. Gerçekte var olsaydı ve tanıyabilseydim ona sarılıp seni çok iyi anlıyorum demek isterdim. Bu kitapta toplum baskısı, alt sınıf üst sınıf farkı, ötekileştirme, yaftalama gibi bir çok toplumsal öge barındırıyor ve bunlar o kadar gerçekçi anlatılmış ki. Bunların dışında bir şeyi elde edene kadar olan o hırs, hayaller, umutlar, mutluluklar o şey yer neyse elde edilince yaşanan ve yaşanması düşlenen duyguları boşluğa bırakıyor. Bu şey Kumru için Vestigos idi. Her insanın da Vestigosu vardır ve daima olacaktır çünkü tüketim toplumunun bizden istediği bu. Tahsin Yücel'i ilk kez okudum ve beğendim. Tavsiye ederim.
Kitap beni o kadar etkiledi ki,yansıttığı huzursuzluğun hâlâ etkisinden kurtulamadım; sanırım uzun süre üzerimden atamayacağım ve aklıma da hep gelecek.
Ben bu Livaneli'nin anlatımının akıcılığına ve seçtiği konulara bayılıyorum.Çok faydalı ve esaslı konulara değiniyor ,tabi donanımlı biri olmasının etkisini görüyoruz.Asla "boş "ve " zaman kaybı" diyemeyeceğim ilk yazarlardan birisidir. Tabi bu durum ona el üstündelik katıyor.
Kitabı nasıl ve neresinden anlatayım !?Her tarafı ile o kadar etkileyici,o kadar,hazin,o kadar dolu,o kadar çok şeyi vurgulamış ki bir çok şeyi içinde barındırıyor.Bir kere dinlerin ne kadar yanlış anlaşıldığı,boş o kadar çok inanç olduğunu ,bunun insanlık tarihinde nasıl acılara sebep olduğunu,öldürmeler,kan,kafa kesme,kafirlikle kendi görüsünden başka herkesi yaftalama,acımadan kıymak,insanlık dışı o kadar çok şeye temas etmiş ki içinde acıyı,zulümü hissederek,huzursuzluğun ta kendisini hissederek yaşadım sanki.Ve dedim ki insanoğlu aslında bir vahşi hayvan,/ hayvanlar daha insan!!!dedim.Bazen aslında kitabın ismi huzursuzluk değil de " Zulüm"olmalıydı da dedim...Çok şeyler var kitapta çok;anlatırken bile tıkanıp kalıyor anlatamıyorum.
Marul un ve çemberin,koyu mavinin tesiri tavus kuşunun kutsallığına kadar boş inançların insan hayatını nasıl alt üst ettiğini okuyacaksınız.
Ortadoğu;dinlerin bağnaz ve radikal yaşandığı,eğitimin olmadığı yerde insanlıkta kan ağlıyor hep.Sadece merhamet etmenin işe yaramadığı,insanların değiştirmek için hiçbir şey yapmadığı vahşi ve acımasız bir dünyada dindar olsan ne yazar olmasan ne yazar!!!!?
Bir haftadır elimde olan kitabı bugün bitirdim.Nasıl yorumlama yapsam diye düşünüyorum. Çünkü yorum yapacak o kadar çok şey var ki,ne desem eminim eksik kalacak ama olsun,bir şekilde duygularımı alntılarla ifade etmeye çalışacağım.
...
Modernleşme süresinde çekilen sancıları,iktidar hırsına kapılanları,sadece hoşça vakit geçirmek için kurulan
